Yeni kurulan bir takımın yeni bir hocayla bu kadar kısa bir sürede bu kadar yol alması, ligde ve Avrupa’da avantajlar elde etmesi takdir edilmesi gereken bir çıkış. Erken kalkan yol alır misali, sezonu erken açmanın faydalarını topladı Jesus. Takımı oluşturdu, geniş kadroyu kaynaştırdı ve sistemini oturttu. Ancak bir noktada yanıldı, bu kadro tahmin ettiği kadar esnek değildi. Kağıt üzerinde 3-1-4-2 gibi görünen sistem, Osayi-Samuel’in sarkık oynaması nedeniyle 4’lü savunmaya dönüşmüştü. Ligde özellikle ofsayt taktiğinde iş yapan üçlü savunma Rennes karşısında dörtlü savunmaya geçmişti ve bu kadar zorlanmayacağını Jesus da hiç düşünmemişti.
Fransız ekibi dersine iyi çalışmıştı. Hızlı forvet oyuncuları ile rakip orta sahasını öylesine hızlı aşıp savunmanın önüne geldi ki, Fenerbahçe defansı alışık olmadığı bu sürat karşısında ne yapacağını bilemedi. Rennes forveti çok kolay şut çıkardı ve Altay’ı hemen her topta avladı. İlk yarıda Fenerbahçe ağlarına giren 4 toptan 1’i ofsayttı, diğerleri tabelayı değiştirdi ve maçı 30. dakikada bitme noktasına getirdi. Topu kontrol eden, çift santrfor oynayıp arkasında dörtlü bir sistemle forveti besleyen Fenerbahçe ilk yarıda, duran bir toptan gelen gol dışında pozisyon dahi üretemedi. Bunda Rennes’in hızlı ve akıllı takım oyunu kadar, başta Arao olmak üzere Pedro, Valencia, İrfan Can Kahveci gibi oyuncuların düşük performansı da önemli rol oynadı.