İlk yarıda öyle bir Beşiktaş izledik ki Fenerbahçe’yi sahadan sildi attı. Hele bir ilk çeyrek vardı ki Fenerbahçe İnönü’ye çıkan 10 yıl öncesinin çaresiz Anadolu takımları gibiydi. Lens ve Güven’in kanatlardan bindirmeleri, Kagawa’nın akıl dolu yönetimi, orta alanda genç-olgun uyumunun mükemmel örneği Dorukhan-Atiba’nın dinamizmi ve ileride Burak’ın hareketliliği Fenerbahçe’yi bırakın rakip alana geçmeyi, kendi ceza alanından çıkamaz hale getirdi. Gökhan Gönül’e bu yarı için özel bir parantez açmak lazım. İlk golü atan, kendisine yapılan faulle penaltı kazandırıp skora bir katkı daha yapan Gönül, Fenerbahçe’yi yıllar sonra bile pişman edecek performansıyla parmak ısırttı. Tersine bir trafikle Beşiktaş’tan Fenerbahçe’ye geçen Tolgay’a da bir parantez açmak gerekiyor. Ersun Yanal, büyük risk alarak Jailson’un yerine onu sahaya sürdü ama ayakları dili kadar etkili değildi. Mehmet Topal-Tolgay-Zajc üçlüsü orta sahanın kaybedilmesine ve maçın kontrolünün de Beşiktaş’a geçmesine etki etti. Fenerbahçe ilk yarıda ancak 40. dakika civarında kendine gelebildi ve rakip kalede baskı oluşturabildi ama burada da ileri çıkan savunmasının geniş alandaki zaafları ortaya çıktı.