Maribor, eski Yugoslavya’nın devamı sayılan devletlerden birinin takımı. Yani sporcu genleri ve kültürü yüksek bir ülke Slovenya’nın. Maç başladığında hemen anlıyorsunuz zaten karşısında Zimbru olmadığını.
Maribor öyle yüksek bir tempoyla oyuna başladı ki, Fenerbahçe ilk çeyrekte neye uğradığını şaşırdı.
Ancak gücü bu kadardı, baskın yapıp rakibi şoka sokmayı planlamıştı ama planı tutmadı. Bu cesur hamle karşısında sakin kalan Sarı- Lacivertliler önce dengeyi sağladı, ardında da oyunu rakip yarı alana yığıp hakimiyetini kurdu. İsmail Yüksek’in orta sahadaki çalışkanlığı, İrfan Can Kahveci’nin sağ kanattaki etkili oyunu, King’e desteğe gelen Ferdi’nin soldan bindirmeleri, Dzeko’nun rakip savunma içindeki hareketliliği Fenerbahçe’yi maçın hakimi haline getirdi. Ancak bir sorun vardı; gol atamamak. Zimbru maçlarında 9 gol atan takım bu kez gol pozisyonu bulmakta zorlanıyordu.
Maribor da Zimbru gibi kalabalık bir savunma anlayışı ile oynuyordu ama Moldovalılardan çok daha etkili defans yapıyordu. Fenerbahçe forvetleri aralara giremiyor, girse de istediği topları alamıyordu.
Fenerbahçe’de ilk maçların fırtına ismi Tadic biraz daha sakin oyuna geçmişti....