O gün gelip çatmıştı. Icardi’nin de, Osimhen’in de sakatlığı geçmiş, oynamak için sıraya girmişti. Kasımpaşa maçının ardından ikisini aynı anda oynatma fırsatı gelmişti. Ancak Okan Buruk çift santrfor fikrine henüz ısınamamış, arkalarındaki takımın dizilişi ve isimlerin tercihi konusunda ikna olamamıştı. Çift santrfor için orta alandan ya da defanstan yapacağı eksiltme tüm sistemini bozabilirdi.
Okan Buruk, çift santrfor riskine en azından deplasmanda girmedi, formayı Icardi’ye verirken genç yıldız Osimhen’i kulübeye çekti.
Maçın ilk yarısında ortada bir oyun vardı. Daha doğrusu Galatasaray’ın kontrolünde olan ancak çok da yüksek tempoda oynanmayan bir karşılaşma vardı. Antalyaspor gücü doğrultusunda maçta tutunmaya çalışıyordu. 10. dakikada Mertens’in kornerinde Icardi’nin kafa vuruşunun skoru değiştirmesi bu düşük tempolu oyunun devamına zemin hazırladı.
Sarı Kırmızılılarda oyunun vitesini yükseltmeye uğraşan en önemli isim Sallai’ydi. Macar futbolcu Barış Alper Yılmaz’ın dinlendirildiği bu maçta kendisini göstermek için uğraşıyor, fark da yaratıyordu ancak kadronun gediklisi olan takım arkadaşlarını kendilerini fazla da yormaya niyeti yoktu. Tabii Yunus’u...