Kadıköy’deki 19 yıllık Fenerbahçe üstünlüğü kimin üzerinde psikolojik baskı yaratıyor? Dünkü maça bakarsak Fenerbahçe’nin diyebilirdik. Galatasaray’ın aradaki 6 puanlık farkı koruması nedeniyle 1 puana evet diyeceği bir maçta Fenerbahçe’nin kazanmaya ama daha da önemlisi kaybetmemeye ihtiyacı vardı. Yenilirse havlu atardı ama 1 puan, fikstür avantajı nedeniyle kötü senaryo olmazdı. Galatasaray’da Donk’un yerine Fernando, Fenerbahçe’de Aatıf’ın yerine Mehmet Ekici sahadaydı. İki takım da ‘önce savunma güvenliği’ deyince ilk 45 dakika yüksek motivasyonda ancak düşük tempoda oynandı. Rakiplerin birbirini tarttığı ilk yarının ardından sahne hocalarındı. Oyunun kimliğini değiştirecek olan onların yapacakları oyuncu değişiklikleriydi. Türk Telekom’daki maçta kazanabileceği bir 90 dakikada riske girip hücum futbolu oynamayan Kocaman’ın takımı bu kez 3 puan için riske girecek miydi? Ya da Terim, 19 yıl sonra bu statta kazanmak için hamle yapacak mıydı? Çift santrfor hamlesini iki hoca da uzun süre yapmadı, baştaki oyun planlarına sadık kaldı. Alper’i Mehmet Ekici’nin yerine alan Kocaman, Fernandao’yu da 72’de Dirar’ın yerine alarak çift santrfora döndü. Terim’in bu satranç oyunundaki hamlesi ise yorulan Selçuk’un yerine Tolga’yı almak ve o ana kadar başarıyla uygulanan oyun planına sadık kalmak oldu.