Burak Göral Sözcü Gazetesi

Bir adalet arayışı

2018 Akademi Ödülleri’nde 7 dalda Oscar adayı olan “Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri” bu sene sinemada izleyeceğiniz en iyi filmlerden biri. Mildred’ın kendini bir türlü teskin edemediği...

03 Şubat 2018 | 87 okunma

2018 Akademi Ödülleri’nde 7 dalda Oscar adayı olan “Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri” bu sene sinemada izleyeceğiniz en iyi filmlerden biri.

Mildred’ın kendini bir türlü teskin edemediği çok büyük bir sorunu vardır. Yaklaşık 1 yıl kadar önce gencecik kızını çok acı bir şekilde kaybetmiştir. Kızının katledilmesinden sonra polis bu tecavüz ve cinayetin sorumlusunu ya da sorumlularını bulamamış, bir tek şüpheliye dahi ulaşamamıştır. Mildred sonunda kasabanın girişindeki üç büyük ilan panosunu kiralayarak verdiği ilanlarla başta Şerif Willoughby olmak üzere bütün polislerden hesap sorar. Kasabalılar Mildred’ın acısını anlıyordur ama iyi bir insan olarak gördükleri Willoughby’nin elinden geleni de yaptığına inanıyordur. Ayrıca karısı ve iki küçük kızıyla yaşayan Willoughby kanser hastasıdır ve ağır adımlarla ölüme yaklaşıyordur.
Mildred’ın ilan panoları kasabayı yeniden hareketlendirir. Özellikle de karakoldaki polis memurlarından biri olan ve Willoughby’i babası gibi gören, ırkçı tavırlarıyla da nam salmış Dixon, öngörülemez davranışlarda bulunur.

Mildred adalet arıyordur. En azından polisin de kendisiyle birlikte ‘adalet’i aramasına ihtiyacı vardır. Onun bu haklı arayışı, planladığı rahatsızlığı yaratır kasabada ama bundan sonuç alması pek de kolay görünmüyordur. Nitekim olayların gidişatı onu giderek daha mutsuz ve hırçın bir kadına dönüştürmektedir.
Yönetmen Martin McDonagh’ın güçlü senarist yönü bu üçüncü sinema filminde de kendisini gösteriyor. Film aslında adaletin, intikam ya da ‘kana kan’ refleksleriyle karıştırılmaması gerektiğini; derin karakterleri, ustaca kurulmuş olay örgüsü ve içlerinde belli oranda kara mizah da barındıran iyi yazılmış diyaloglarla bezenmiş senaryosuyla anlatıyor. Filmde izlediğimiz bütün karakterler iyi tarafta da olsalar zaaflı karakterler. Mildred takıntılı, sabırsız bir insan. Kızını kaybetmeden önce de onunla ilişkisinde sorunları varmış. Kızına olan düşkünlüğü onun ölümüyle daha da artmış, hatta oğlunu ve ilanlar yüzünden onun okulunda yaşadığı sorunları da pek umursamıyor. Bu özellikleri sayesinde tipik bir Hollywood filmi kahramanı olmaktan çıkıyor.
Film aslında Mildred ve ırkçı polis Dixon’a odaklanarak, öfkenin ne kadar yoldan çıkarıcı ve yıkıcı bir duygu olduğunu gösteriyor. Mildred kızını son gördüğü gün ona öfkelenmiş ve kızı onun yanından dargın ayrılmış mesela. Dixon’ın öfkesi onun değer verdiği birçok şeyi kaybetmesine neden oluyor. Bu kayıplar onun bir parça değişmesine neden oluyor. Peki yine de insanlar yaşadıklarından ders alırlar mı? İşte film özellikle de finaliyle seyircinin bundan pek de emin olmamasını sağlıyor. Onca yaşanan olaydan, verilen kayıplardan, kırılan kalplerden sonra Mildred adeta suni bir intikam duygusuna sığınmayı tercih ediyor tekrar. Yine oğlunu bir başına bırakarak…

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
İçimizdeki çocuğu korumak 04 Ağustos 2018 | 132 Okunma Altıncı filmde ve hâlâ çok iyi 28 Temmuz 2018 | 161 Okunma 10 yıl sonra tekrar Mamma Mia! 21 Temmuz 2018 | 2.202 Okunma Uzun ince bir binadayım! 14 Temmuz 2018 | 89 Okunma Boyu küçük, işlevi büyük bir kahraman! 07 Temmuz 2018 | 91 Okunma