Burak Göral Sözcü Gazetesi

İçimizdeki çocuğu korumak

Çocukların gözde kahramanlarından biri olan Winnie The Pooh ilk kez animasyon olmayan bir filmle karşımıza çıkıyor… Yazarı A.A. Milne tarafından ilk kez 1926’da kitap olarak yayımlanan maceralarıyla tanınan...

04 Ağustos 2018 | 132 okunma

Çocukların gözde kahramanlarından biri olan Winnie The Pooh ilk kez animasyon olmayan bir filmle karşımıza çıkıyor…

Yazarı A.A. Milne tarafından ilk kez 1926’da kitap olarak yayımlanan maceralarıyla tanınan Winnie-The-Pooh ya da “Ayı Pooh” özellikle Disney’in film adaptasyonları sayesinde okul öncesi çocukların gözde kahramanlarından birine dönüşmüştü. Milne oğlu Christopher’a hediye ettiği peluş oyuncaklardan ilham alarak Winnie ve arkadaşlarını yaratmıştı. Ana hikaye biraz şizofren aslında; peluş ama canlı hayvanlar olan bal delisi ayı Winnie, korkak domuzcuk Piglet, sürekli zıplayan kaplan Tigger, mutsuz eşek Eeyore, kanguru anne Kanga ve oğlu Roo aslında Christopher Robin adlı bir çocuğun zihninde yarattığı Yüz Hektar Ormanı’nın hayali sakinleridirler.

Winnie-The-Pooh’nun hikayelerinin tümü oldukça pozitif mesajlar içeren gerçekten de öğretici ve yer yer de eğlenceli hikayelerdir. Tempoları biraz düşüktür bu hikayelerin. Yani öyle göz ve zihin yoran çok hızlı maceralar yoktur. Disney’in Winnie’ye ait televizyon, ev sineması ve sinema uyarlamaları da göz ve beyin dostudur. Yumuşak hatlar ve pastel renklerle yapılmışlardır.
Disney ilk defa bu sevilen karakterlerle gerçek oyuncuları bir araya getirdiği bir filme imza atmış bu sene. “Oyuncak Hikayesi 3”, “Ayı Paddington” ve “Muppet Show” gibi iyi filmlerden alınmış ilhamlarla oluşturulmuş önümüze gelen “Christopher Robin” filmi.
Christopher Robin yatılı okula gönderildiğinde hayali arkadaşlarını ve Yüz Hektar Ormanı’nı istemeyerek de olsa terketmiştir. Aradan yıllar geçmiş, Christopher bir yetişkin olarak Winslow bavul şirketinde orta kademeli bir yönetici olarak çalışmaktadır. Ama elbette çocuk filmi klişelerinin tipik baba karakterlerinden biri olarak, sürekli çalışmakta ve küçük kızıyla karısını biraz ihmal etmektedir. Bu durumun düzelmesi ve Christopher’ın içindeki çocuğu yeniden hatırlaması elbette Winnie ve arkadaşlarının gerçek hayata geçiş yapmalarıyla mümkün olacaktır…
Çocuklarıyla çok film izleyenlerdenseniz bu hikayede çok da yeni bir durum yok. Usta işi filmler çekmiş bir yönetmen olsa da Marc Forster’ın Yüz Hektar Ormanı’nı Winnie The Pooh kitapları ve filmlerindeki kadar güzel gösterebildiğini söylemek güç. Ayrıca film Winnie ve arkadaşlarının hayali kahramanlar oldukları konusuna hiç vurgu yapmıyor. Sanki onlar ormanın bir köşesinde yaşayan konuşan hayvanlarmış! Winnie de yanlışlıkla bulduğu sihirli bir kovuktan Londra’nın göbeğine çıkıveriyor. Christopher çok önemli evraklarıyla birlikte onu ormana geri götürüyor ve ormanda yaşadıkları da öyle büyük maceralar olamıyor. Çünkü senaryo dramatik zirveyi ve tüm önemli mesajlarını, dört sevimli kahramanın bu evrakları Londra’ya geri götürme sahnelerine saklıyor. Burada da film ister istemez bu tip animasyon ve filmlerin bildik klişelerine saplanıyor: Bir tutam hayali karakter büyük şehirde illa ki bir araba takip sahnesinin de yaşandığı bir karmaşanın içinde kalırlar…

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
İçimizdeki çocuğu korumak 04 Ağustos 2018 | 132 Okunma Altıncı filmde ve hâlâ çok iyi 28 Temmuz 2018 | 161 Okunma 10 yıl sonra tekrar Mamma Mia! 21 Temmuz 2018 | 2.202 Okunma Uzun ince bir binadayım! 14 Temmuz 2018 | 89 Okunma Boyu küçük, işlevi büyük bir kahraman! 07 Temmuz 2018 | 91 Okunma