Komik, son derece dinamik, mesajı güçlü, müzikleri, görüntüleri şıkır şıkır bir Cem Yılmaz filmi “Arif V 216”.
İnsanoğlunun pek de iyi bir yöne doğru evrilmediği ortada. Bütün
dünyada yapılan filmler, yazılan kitaplar bunun kanıtlarıyla,
yüzleşmelerle dolu. Türkiye toplumunun da tüm dünya insanları gibi
ikibinli yıllarda yaşadığı değişim artık gözle görülür, tartışılır
hale geldi. Vicdan, merhamet, iyilik, yardımlaşma, hoşgörü,
nezaket, fedakarlık gibi kavramların sanki giderek azaldığını hep
konuşuyoruz. Ne var ki sinemamız bu duruma güçlü reaksiyonlar
göstermek konusunda biraz yavaş kaldı. Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge
Ceylan ya da Reha Erdem gibi sinemacılar elbette insanoğlunun
kötücüllüğü konusunda daha genel perspektifler sunmaktalar
filmlerinde. Ama özellikle yeni kuşak sinemacılar ya da gişe
filmlerimiz bu toplumun giderek ayrımcılaşan, hasis yönlerinin daha
belirginleştiği taraflarına pek vurgu yapmadı, yapamadı. Oysa
sanatçı dediğimiz kişi duyarlıdır, içinde yaşadığı toplumun ruh
haliyle yakından ilgilidir. Dolayısıyla ürettikleri sanat
eserlerinde de bu duyarlılıklarının yansımalarını ararsınız.
Seyirciye en yakın olanından en sanat filmine kadar, filmlerde hep
böyle bir ‘dert’ ararız.
Cem Yılmaz bu ülkenin değerli yaratıcılarından biri. Şimdiye kadar
sekiz tane sinema filmi senaryosu yazdı. Pek çok değerli yönetmenin
filminde rol aldı, bu filmlerde dramatik rollerde de iyi
performanslar gösterdi. Sahne şovlarını milyonlar izledi. Sadece
kendisinin boş bir sahnede espri ürettiği bu şovlarını sinemaya da
taşıdı ve milyonlarca seyirci rakamına ulaştı. Ama kendi
filmlerinde hiçbir zaman ucuza kaçmadı. Son derece detaylı büyük
prodüksiyonlu komedi filmleriyle çıktı seyircisinin karşısına.
Kanımca, zaman geçtikçe içine bir parça dram kattığı “Hokkabaz” ve
“Her Şey Çok Güzel Olacak” senaryolarındaki trajikomik
hikayeleriyle daha katıksız bir mizahın peşine düştüğü diğer komik
senaryoları arasında bir orta yol bulmaya çalışıyor artık. Bunu
yapınca da 2014 yapımı “Pek Yakında” filminde olduğu gibi onun
katıksız sinema sevgisi daha çok ortaya çıkıyor.
Arif’in yolculuğu…