Hep bir gelgitler, hep bir tutarsızlıklar, ne düşüneceğini ve yapacağını bilememezlik hali var üstümüzde. Kafamız net değil, günlük sorunlara yönelik anlık çözümler(!) üretiyoruz ve uzun vadeli hedefler, projeler ortaya koyamıyoruz. Bu durum ekonomide de, tarım ve hayvancılık politikasında da, dış politikada da böyle.
Ekonomi politikasına bakalım. “Düşük kur-yüksek faiz” politikasını yıllarca uygulayan ve neticesinde de yüksek faiz vererek sıcak para çekmiş (yani el parasıyla büyüme sergilemiş) siyasi iktidar, bir bakıyorsunuz ki çıkıp “faiz karşıtı” söylemlere girişebiliyor. “Tamam da bu politikayı bile isteye sen uyguladın, neticesinde de bankaları “tüm zamanların en büyük karlarına eriştirdin” diyecek olsanız, yanıt yok. “Faiz karşıtı” söylem doğru değil, “yüksek faiz karşıtı bir söylem bu aslında. Yani, faizin kendisiyle değil de oranların düşük ve ya yüksek olmasına takılı kalan bir zihin yapısı.
Tarıma, hayvancılığa bakıyorsunuz. Son 4-5 seneden beri vatandaşın en asli gündemlerinden birisi et fiyatlarının yüksekliği. Ne yapıldı “çare” olarak? İthalata girişildi. Netice nedir? Sıfır! Fiyatlar düşmedi ve yetmezmiş gibi ithalat yüzünden iç piyasada üreticiler de mağdur oldu. Şimdi de çıkıp “biz zaten ithalatı fiyat düşsün diye değil, stabil kalsın diye yaptık” deniyor. Hiçbir strateji, hedef, plan olmayınca, günlük yaşanınca netice maalesef bu.
Tarımdaki manzara daha da fecaat. Son birkaç senede hababam Tarım Bakanı değişiyor, ancak çiftçinin ve tüketicinin sıkıntılarına hiçbir deva bulunamıyor. Siyasi iktidarın bakanları çıkıp da “yüksek gıda fiyatları aracılar yüzünden” şeklinde teşhislerle uğraşıyor. Halbuki oturdukları koltuk teşhis değil tedavi makamı!
Bir zamanların “kendi kendine yeten” tarım ülkesi Türkiye, mütemadiyen çeşitli ürünlerde “gümrük vergilerinin yeniden düzenliyor”. Yani, ithalata kapı aralıyor. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye gibi bir ülkenin buğday, arpa ithal etmesi bile hayretle karşılanmaz olmuş durumda. Yem ithalatı yapan Türkiye manzarası, işin ilginci kimselere garip gelmiyor artık. Hiçbir plana ve hedefe sahip olmayan, günlük yürütülen politikaların neticesi bunların hepsi normal.