Harika bir kadınla enerji dolu bir röportaj yaptım bu pazar
için. Hem de iki gün önce doğum günüydü. İyi ki doğmuş. Girişi
eleştirilerle ilgili sorduğum soruyla yapıyorum.
“Beni eleştirenleri çok seviyorum. Herkes beni alkışlasaydı ben
yanlışlarımı da doğru bilecektim” diyor. “Size ‘tesettürlü
değilsiniz’ yazmışlar Instagram’da” dediğimde; “Doğru demişler, ben
tesettürlü değilim. Tesettürün modası olmaz. Bizim yaptığımız
‘ölçülü’ giyim, muhafazalı giyim. Ben de ‘ölçülü’ giyiniyorum” diye
cevaplıyor. Üreten, hayata olumlu bakan ve kendisi gibi kadınlarla
el ele büyüyen bu kadın; Zehra Özkaymaz.
¥ Nerede doğdunuz, nerede okudunuz?
İstanbul’da doğdum. Fatih Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı
2005 mezunuyum. Sonrasında da Yıldız Teknik Üniversitesinde de
formasyonumu aldım ve İngilizce öğretmeni oldum.
¥ Gençlik yıllarınızda gelecek hayalleriniz
nasıldı?
Gençlik yıllarım mı!!! ( Kahkahasını buraya yansıtabilmeyi çok
isterdim. Çünkü her şeyin sırrı bence o enerjisi).
¥ Yani çocukluk yıllarınızda demek istedim.
:)
Genetik mühendisi olmak istiyordum sonrasında kendimi öğretmen
olarak buldum. Ondan sonra uçak bileti satıcısı olarak buldum,
turizmci oldum. Sonra kendimi organizasyonlarda buldum, şimdi ise
bir AVM yöneticisiyim.
¥ Kaç yaşında evlendiniz?
25. İki çocuğum var, büyük kızım Melek Şeker 10 yaşında, küçük
kızım da Şirin 6,5 yaşında.
¥ Bilet satarken organizasyonlara doğru nasıl
yöneldiniz?
Ben zaten üniversitede de faal bir insandım. Orada da arkadaş
gruplarımızla beraber etkinlikler yapardım. Kulüplerde de çok
faaldim. Baba mesleğim turizm, babamın da çevresi çok geniş. Sonra
babamın arkadaşlarının çocuklarıyla buluşsak ve bir sosyalleşme ağı
kursak dedim. Onların ihtiyacına binaen hanımlara özel eğlenceli
partiler düzenlemeye başladım. Sonra yine ihtiyaçlardan doğan
muhafazakâr kitlenin alışverişiyle ilgili festivaller
düzenledim.
¥ İlk alışveriş festivali ne zamandı?
2013 yılıydı ilk festivalimizi düzenledik. Florya’da küçücük bir
festivaldi. Bebek Parkı’nda o zaman festivaller düzenleniyordu ama
biz kendimize göre bir şey bulamıyorduk. O zaman Instagram’da da
satışlar başlamıştı. Ben de bu ürünleri gözle görülür, elle
dokunulur hâle getireyim istedim. Hem de sosyalleşme vesilesi
olarak.
¥ O zaman Instagram’da kaç takipçiniz
vardı?
2000. (Yine o süper kahkaha.) Ama deli takipçilerim vardı. Hepsi
çok aktif. Hepsi arkadaşım diyebilirim. O zamanki eğlence niyetine
yapılmış bir organizasyondu ve maşallah üç günde 2.000-3.000 kişi
geldi ziyarete. Belediye Başkanı geldi sonra “Ne oluyor burada?”
diye. Sonra hemen 2. festivali düzenledik. 4.000-5.000 kişi
geldi. Sonra sığmadık o etkinlik alanına ve hemen Feshane’de bir
etkinlik yaptık. Feshane’deki 3. Festival ile beraber
Instagram’daki takipçi 10.000 oldu ve oraya da 20.000 kişi geldi.
Şoke olduk. İBB uygulamasında “Feshane’de bulunan etkinlikten sebep
trafik yoğunlaşmıştır” diye uyarılar geçiyordu. Hep plansız
gidiyorduk ama bir anda kendimizi enteresan bir şeyin içerisinde
bulduk. Rabbim kapı açıyor. Biz hep bu işte birilerine önayak
olabilmek için vardık. Belki kazanmaktan önce kazandırmayı
hedeflediğimiz için Rabbim kapılar açtı. Biz amatörce kendimizi çok
büyük bir işin içerisinde bulduk. Şimdi ise bu amatör ruhla çok
profesyonel işler yapıyoruz.
¥ Hep çok enerjik, hep insanları gülümsetebilen bir
tarafınız var. Hep böyle miydi?
Şişko insanlar mutludur. Her istediklerini yerler ondan. Ben hep
mutlu bir insandım elhamdülillah. Anneannem rahmetli çok mutlu bir
insandı. Biz hayata olumlu bakmayı ondan öğrendik. Bize, yüzünün
gülmesinin insana çok şey kazandıracağını aşıladı. Biz de bugün bir
şey kazanabildiysek eğer, o kazancın adı yüz gülümsetebilmek.
İMTİHANLARIMIZA ŞÜKREDECEĞİZ
¥ Hep mi gülüyorsunuz? Ağlamaz mısınız hiç?
Benim de imtihanlarım var. Burası imtihan dünyası neticede. Ama
imtihanımıza da şükredeceğiz. Çok şükür diyebilmek, hayatta
güleceğimiz yerler olduğunu bilmemiz lazım. Yoksa o bir girdap
olur. Rabbim bir kapıyı kaparsa diğerini açar o yüzden olumsuz
düşünecek hiçbir şey yok.
¥ Türkiye’nin ilk kadın temalı AVM’yi açmaya karar
verdiğinizde ilk nasıl yorumlar aldınız?
Hayata hep olumlu bakarım ya bir de bildiğimi yaparım. Üç maymunu
da güzel oynarım. Çok konuşuyor gibi gözükürüm ama az ve öz
konuşmanın önemini de bilirim.
¥ Nasıl yetişiyorsunuz her şeye?
Önceliklerim var. Programlarım var. Benim için önceliklerim
çocuklarım, çocuklarımın geri kalan saatlerimde de işlerimi
planlıyorum. Sistemi seviyorum. Sistemin başarı getirdiğine
inanıyorum.
¥ İş dışında Zehra Hanım olarak, neleri
seversiniz?
Yemek yerim. (Yine o güzel kahkaha). Yemek yapmayı çok severim.
Pilav, sulu yemek yapmayı severim. Pasta filan yapamam. Ama diğer
yemekleri keyifle yaparım. Çocuklarımla sinemaya gitmeyi, vakit
geçirmeyi çok severim. Arkadaş gruplarımı ve kuzenlerimi çok
severim. Hep bana gelinsin ve evim anne ayıcık evi olsun
isterim.
¥ Spor var mı?
Yok. (Bu sefer kahkaha daha uzundu).
ZERUJ NE DEMEK?
Zeruş diyorlardı bana oradan Zeruj oldu. Anlamı olmayan bir
kelimeyi hikâyesiyle doldurulmuş içerik üreten bir kelimeye
dönüştürmek istedik. Aslında bomboş bir kelimeyi kadınlar
hikâyeleriyle doldurdu. Bir kadın başarı hikâyesi oldu. Benim
hikâyem değil ama. Zeruj’un benimle hiçbir alakası yok. Zeruj
mutluluk, bir araya gelebilmek, el ele tutuşabilmek, girişimde
bulunabilmek, kadınların birbirlerini destekleyebilmesi ve festival
gibi mutluluk içeren bir kelime oldu.
ÜRETMEK İNSANIN RUHUNA İYİ GELİYOR
¥ Sevdiğiniz şarkı?
Rafet El Roman’ın “Hanımeli” şarkısı, İlyas Yalçıntaş’ın “Sadem”
şarkısı, bir de Roman havaları çok hoşuma gider.
¥ AVM’den sonra sırada ne var? Gördüğüm kadarıyla hep
üretiyorsunuz.
Aslında bu başta sorduğunuz soruya cevap. Benim de imtihanlarım var
ve ben imtihanlarımı üretmekle kapatıyorum, destekliyorum. Bir
kadın örgü olsun, yemek olsun, güzel bir evlat yetiştirmek olsun;
üretirse bunlar ruha iyi geliyor. “Hayat ne zor, kocam beni
aldatmış, ailem şöyle” gibi şeylere kilitlenmesinler, kadının
ellerinde de doğurganlık var. Kimseden beklenti içerisine
girmesinler. Önce kendilerini keşfedip kendi kendilerini çok
sevsinler.