Hani "foto muhabiri" denildiğinde herkesin dikkat kesildiği yıllardı. Tercüman'dayız. Dünyada fırtınalar kopartan bir haber duyuldu; "Kansız Ameliyatlar." Gazetede yaptığımız bir toplantıda Uzak Doğu'ya adam gönderme kararı aldık. İlginç olan muhabirden önce fotoğrafçının seçimiydi: Ara Güler.
Buna itirazsız karar verildi.
Sıra kalemi iyi ve esprili muhabire gelince bir iki isim tartışıldı. Neticede Orhan Tahsin -Özmez- için karar alındı.
Bu ikili bölgeye gitti. Kansız Ameliyatları toparlayıp döndüler. Tanıtımlarla iyi duyurulan ve fotoğraflarla süslenen seri yazı her ülkede olduğu gibi Türkiye'de de patladı.
Kulakları çınlasın Kenan Akın'ın röportaj için yaptığı bir espri aklımdan çıkmıyor; "Fotoğraflar sakatatçıda, bol dalak kullanılarak yapıldı."
Merhum Orhan Tahsin bip atmalara hiç aldırmadı. Her zamanki pişkinliğiyle güldü geçti. Oysa Ara çıldırdı. Onu sakinleştirme görevi yine bize düştü. Bu macera benim Güler'i tanımama vesiledir. Hem Orhan abiye hem Kenan Akın'a sinirlendiğini görünce koluna girip masamın olduğu yere götürdüm. Ona "Şaka yapıyorlar. Bu tip gırgırlar bizim gazetenin mayasında var. Sinirlenme." dedim. Bir de çay söyleyince ortalık sakinleşti.