Üç gündür tanık olduğum çabayı anlatarak başlayacağım. AK Parti amblemli araçlar ana caddeleri, önemli kavşakları bez afiş ve pankartlarla süslediler.Durdum ve bir lisenin demir parmaklıklarının donatılmasını izledim. Belli ki ders arasıydı. Öğrenciler bahçedeydi. Onların önemli bölümünün ilgisini farketmem sevindiriciydi. Birkaçı da içeriden okunması mümkün olmayan yazıları bağırarak aktardılar. Bana göre özel ve güzel görüntülerdi. Uygulamayı yapanların düşüncelerini bilmiyorum. Ancak, karşı taraftan bunu denetleyenlerin bakışlarındaki endişeyi farketmemem mümkün değildi.İktidar partisindeki sürpriz değişimi incelersek samimi olduklarına inanabilir miyiz? Daha birkaç gün önce sormuştum; "Vahiy mi indi?". Gürsel Tekin'in yorumuna peşinen iştirak etmek istemiyorum ancak, bazı önemli görevlere "Hayatı Atatürk karşıtlığıyla geçmişlerin getirilmesi" tesadüf müydü?.Ne oldu da böylesine önemli yön değiştirme başladı. Ağızlarından, o da zorlamayla, Gazi'den başka laf çıkmayanlar birden Atatürk demeye başladılar. Örneğin Beşiktaş başta, ilçe teşkilatları bugün için Anıtkabir'e insan taşıdılar. AK Parti içinde gerçek Atatürkçülerin olduğuna birebir tanığım. Bunlar doktriner anlamda yanlılar ama Ata'ya saygılılar.Kamuoyunu ölçmekİşin anket yönüne gelirsek Atatürk karşıtlarının yıllar yılı sürdürdüğü bunca karalamaya rağmen Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk'e gönülden bağlıların oranı hâlâ yüzde 73'ün üzerinde. Demek ki bu millet modern Türkiye'nin kurucusu, çağdaş devrimlerin öncüsüne bağlı. Kimilerinin yıllardır süren gayretleri "sevgi erozyonu"nu sağlayamadı. Birileri bu gerçeği nihayet farketti. "U dönüşü"nün arkasında yatan neden bu.Samimi ya da değil "uzatılan eli sıkmalıyız". Kendi adıma bugünden itibaren "Gürsel Tekin mantığıyla" hareket etmeme kararı aldım. AK Parti yönetiminden beklentim, samimiyetlerini ispatlamaları. Bunun da ilk gösterisi TBMM Başkanlığına getirilecek isimdir. Aynı adla ısrar halinde ben de Tekin'in saflarına katılacağım.Atatürk sadece maküs tarihimizi değiştirmedi. Öyle işler yaptı ki bütün dünyanın akışını değiştirdi. Kurtuluş Savaşımızın her cephesinde var. Ayrıca Suudi Arabistan'a bakın. Kadınlara getirilmeye çalışılan hakları çoktan sağladı. Dinde, dilde, kılık-kıyafette yaptıkları ortada. Yaptıklarının tamamını alt alta yazsak, bırakın bu köşeyi, sayfaya sığmaz..Geçen Pazar günü yazdığım yazıyı hatırlayın. Konu RTÜK sansürü olduğu için diğer detaylara giremedim. İngiliz yapımı bir yarı belgeselden söz etmiştim. Winston Churchill'in şu cümlesini bugün yazacağım:"Gelibolu'da -Çanakkale- beni dünyaya rezil ettiler"2017 yılında dahi mağrur İngilizler bu lafları ediyorsa Mustafa Kemal'in büyüklüğünü kimse tartışmamalı.Bir de bizden örnek vereceğim. Taha Akyol'un eşsiz araştırması "Türk'ün Ateşle İmtihanı"nı izlemek bile kafası çalışana yeterli. Bugüne kadar imkan bulamayanlar saat 21:00'de yayınlanacak bölümle katılabilirler. Tamamen objektiflikle ele alınan bu çalışma son yılların en önemli yapımı. Medyanınkiler dahil, tüm ödül dağıtıcılara önerim; eşsiz çalışmayı taçlandırmaları. Kendi adıma Taha Akyol'u tebrik ediyorum.Bir hatıramŞimdi duyacaklarınız, yıllar önce Hakk'a yürümüş bir ağabeyimin anlattıkları. Fener'le Balat'ı bağlayan Vodina Caddesi üzerinde bir soba yapımcısının dükkanı vardı. Tenekeci Şahin Usta (Tecim) diye tanınırdı. Onun ağzından dinledim:Yıl 1938 . Ekim ayının başı. Şahin Usta ve arkadaşları balıktan dönüyorlar. Dolmabahçe yakınlarında teknelerini demirliyorlar. Mangal yakılıyor. Tesadüf o gün epeyi barbun balığı yakalamışlar. Tabi hepsi "akşamcı". Öbür ana malzeme de hazır, çay bardakları dolduruluyor. "Şerefe... Şerefe..." faslından kısa süre sonra Savarona'ya gitmekte olan gambotun üstlerine geldiğini farkediyorlar. Eyvahlar başlıyor... Deniz aracı iki manevrayla balıkçı teknesine bordalıyor. Korku iki katına çıkmıştır... Çünkü alacakaranlıkta iki çakmak çakmak bakan göz farkediliyor... Yanındakilerin yardımıyla mangala ulaşıyor. "Bana da verin" işareti yapıyor. Uzatılan balıkları fazla ayıklamadan yiyor. Bu defa bardakları gösteriyor. İşte o zaman doktoru olduğu sanılan şahıs, "Aman Paşam..." diye müdahale ediyor. Öyle bir bakıyor ki, adamcağız saklanacak yer arıyor. Ata bardağı fondip yaptıktan sonra tekrar gambota geçiyor. Şahin ve arkadaşlarına temenna yaparken ağzından iki kelime duyuluyor; "Barbuna bayıldım..."Büyük Ata'yı bir 10 Kasım gününde daha sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz.