O Ses Türkiye'nin yeni sezonu başladı. Bu tip yarışmalar içinde en iyisi. Sizi bilmem ama, kişisel görüşüm böyle. Jüride biri hariç, eski takımın yer alması güzel. Gökhan-Hakan kardeşleri sevmeyen yok. Murat Boz ile Hadise için "daimi jüri" diyebiliriz. Yeni isim Sibel Can'ın tavırları hep yapmacık geldi. Yeni gözlemim de aynı şekilde. Yıllar önce "bahar dalı" görüntüsü vardı. Şimdiki hali sadece "bir çift renkli göz". Giydiği kıyafet hamam peştemalını hatırlattı. Renk uyumu da facia. Kesinlikle 3+1 dairenin Fransız versiyonu. Sibel, Demet Akalan'ı bile solladı. Paraları savururken, keşke bir bilene sorsalar. İbrahim Tatlıses, "Sibel'in gırtlağında akide şekeri var" der. İbo'nun yorumuna katılmıyorum. O zaman Ebru Gündeş'in ses tellerinde kaymaklı ekmek kadayıfı mevcut. Keşke problemlerini atlatıp yerini alabilseydi. Ayşe Teyze'yi olaya dahil etmekte ne fayda gördüler, çözemedim. Günde 100 kere izlenen, aynı sayıda kıkırdaması duyulan birinin izlenme payına katkısı ne olabilir?
Eskiler hatırlatıldı
Eski yarışmanın "hariçten gazel okuyanı" Ahmet Parlak'ı yeniden izlettiler. "Hamamcı Selda'dan Selam"ın tekrarlanması iyiydi. Bu konulara devam edilmeli. Yeni bölüme geçilmeden, hatırlatma yapılmış olur.
Ne yazık ki "özel ses arayanlar"ın bir fırsatı kaçırdıklarını gördük. Recep'e nasıl dönülmedi anlamış değilim. "Huş"u "Muş" yapsa da Yemen türküsünü çok farklı yorumladı. Yetmedi arya bile söyledi. Gırgır-şamata şart ama dikkatler dağılmamalı. 8 ay sunumdan ayrı kalan Acun Ilıcalı ekibin en başarılısı. Takımını tanıması ve "doğaçlama esprileri" hoş. Daha şimdiden "Yerine Sevemem" söylenirken Hadise'nin yaptığı itirafın peşine düşmüştür. Eğer hâlâ bekarsa bu kızın ilk aşkını bulup, sahneye sürecektir. Bizim millet böyle olaylara bayılır.