Metrekareye 90 kilogram ya da 130 kilogram yağış düştü lafları mazeret olmaktan çıkarılmalı. Asırlardır aynı yerden akmaya alışmış dere yataklarına apartman dikmişsen felaket senin eserin. İstanbul'un yeraltı suları ne oldu? Su çimentolarıyla yolları tıkandı. Aynı yanlışlıkları başta Karadeniz olmak üzere her yerde görmekteyiz. Amaç sitelere yer açmak. Sahil yoluna evet. Çayların yönüne set çeken körlüklere hayır. İzmir'in efsane belediye başkanı Osman Kibar (namı diğer Asfalt Osman) "Burhan, bu millet alt yapıyı sevmez. Çünkü göze gözükmez" demişti. Nitekim tarihin en büyük kanal projesini tamamladıktan sonra ilk seçimi kaybetti. Hem de bir boksör eskisine. Her yağmur mevsiminde biriktirmeyip denize yolladıklarımız önüne çıkan her şeyi sürüklüyor. "Ahmak ıslatan"ları severim. Hatta ekranda "ahmak izleten"lere bile bayılırız. Ancak bu kadarı fazla.
...
Bir Sikorsky daha düştü. Televizyonlara çıkarılan uzmanlara baktıkça çıldırıyoruz. Hepsi aynı şeyi söylüyor; "Bu helikopterler her türlü hava şartlarında uçar". Yalan söylüyorlar. Sikorsky'ler çöl fırtınalarına karşı üretildi. Sonra "dört mevsim lastikleri" gibi kullanılmaya başlandı. Marmara'yı küçük görüp fırtınasına tutulunca şaşırmaya benzeyen bir durum. Tıpkı Doğu Karadeniz'in bitmek bilmeyen yağmurları gibi. Şimdi de bölgeyi beşbeter hale getirecek HES'ler devrede. "Ordu'nun Dereleri" türküsünün bestekârı bugünleri yüz yıl öncesinden görmüş gibi.