Pazar günü yaşadığımız acı yüzünden, önem arz eden geceye bugün yer vereceğim. Lise çağlarında başladı benim kompozisyonlarım. Kızılay'dan, Yeşilay'dan epey kalem topladım. İlk ve ses getireni ise 1966'da Paris'te kazandığım "İnsan Snopsisi Ödülü" oldu. Merhum Çetin Ener "At ve Arabacı" isimli öykümden yola çıkıp, çektiği aynı adı verdiği filmle başarısına ortak etmişti. Bu konuda size bir anımı nakletmek istiyorum. Arkadaşlarla Fitaş Sineması'na gittik. Frank Sinatra'nın filmi oynuyor. Işıklar söndü perdeye görüntü düşmeye başladı. Esas film öncesi bir başka gösterimdi. Daha ilk karelerde beliren yazı şöyleydi; "Bu film Burhan Ayeri'nin öyküsünden yararlanılıp çekilmiştir". Yanımdakiler "aaa" diye bağırdılar. Sonra da pata küte bana giriştiler. Bir yandan da söyleniyorlardı; "Bunun yayınlanacağını biliyordun. Bu yüzden bizi buraya getirdin." Neden sonra jetonları düştü. İşi organize eden ve biletleri alan Nurettin Puhaloğlu idi. Hani derler ya "tesadüfün böylesi".
Seneler içinde hemen her dalda çeşitli ödüller kazandım. İçime gerçekten yara olan Türk Müziği'nde hiç teşvik görmemem idi. Ahir ömrümün sonlarında MÜZDAK -İstanbul Türk Müziği Dernek ve Vakıfları Dayanışma Konseyi- sanki hissetmiş gibi beni onurlandırdı. Hani kimi yarışmalarda kulis yaparlar ya sizi temin hiçbir alakam olmadı. Sağ olsun İTÜ Konservatuvarı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Göktan Ay bildirdi. Tüm içtenliğimle söylüyorum; "Nobel kazandın" dense bu kadar mutlu olamazdım.