Şimdi yazacağım Kafkasya mitolojisinden bir kartalla ilgili. "Göklerin Kralı" yaşlanmıştır. Uçmakta zorlanmaktadır. Gözleri avını seçemediği gibi, pençeleri kavrama özelliğini kaybetmiştir. Gagası ise işlevini yitirmiştir.
Ulu kuş düşünür ve yenilenmesi gerektiğine karar verir. Dağların en yüksek tepesinde inzivaya çekilir. Burada tek amacı vardır kendini onarmak.
Mesken tuttuğu kayaya gagasını sürterek işe başlar. Çevredeki ağaç dallarına pençelerini geçirip kireçlenmeyi giderir. Şifalı otların bir bölümünü yer ve güçlenir. Yine kendi seçtiği bir kısım bitkileri gözlerine sürerek oluşan kataraktı giderir.
Altıncı ayın sonunda "bu iş tamam" der ve zirveden süzülür. İlk avladığı yılandır. Dünyanın en zehirli sürüngenlerinden olan bir Kafkas engereği. Onu hallettikten sonra "Bugünlük bana yeter. Nasılsa ötekilere de zamanın var" diye düşünür.
Böylesi görülmedi
Kasımpaşa önündeki rezilliği izleyen Beşiktaşlılar, bu mitolojik hikâyeyi neden yazdığımı anlamışlardır. Bunca senedir Kartal'ı bu kadar kötü, bu kadar aciz görmedim.