Anayasa değişikliği oylamasında çıkacak sonucu merakla bekleyenlerdenim. Aslında bu konunun magazinini yapmak kolay. Şu anda aklıma gelenleri sıralamak istiyorum. Belki biraz havayı yumuşatırım:
* "Evet mi, Hayır mı söyle bana nedir senin muradın?" şarkısı neden fon müziği olarak kullanılmıyor?
* Yeşilçam filmlerinin ünlü kelimeleri, "nayır, nolamaz"ı muhalefete öneririm. Karar kendilerinin.
* Sevdiğim, saydığım Erkan Yolaç'ın Evet-Hayır'ı yeniden başlatılmalı.
Esasında referandum malzemesi yapılacak daha pek çok örnek var. Bugünlük bu kadar yeter sanırım. Siz de biraz gayret gösterin, bekliyorum.
Aynen devam
"Çığlık çığlığa" başlıklı yazımın yayınlandığı günü gecesi haklılığım perçinlendi. 3 Adam'a takıldım. Eser Yenenler anonslarını anlayan var mıydı? Katılımcılardan vazgeçtim kendi arkadaşlarının ad ve soyadlarını söyleyemiyor. Ağzının içinde yuvarlayıp geçiştiriyor. Bu durum nasıl izah edilebilir. İşi öğretenin olmadığı kesin. Erken yakalanan şöhret ve kazanılan müthiş paralar şımarıklığa varan -hiç kusura bakmasınlar- tavırlara yol açtı. Buna tonmaster kullanmamayı da eklerseniz ortaya bu rezalet çıkar. Dilerim uyarım pek çok kişinin kulağına küpe olur. Görsel medyada "usta-çırak" ilişkisinin yok oluşu bir başka handikap. Ustaların ortadan çekilmesinin acı sonuçları belli olmakta. Kimilerinin "ben artık oldum" kompleksleri işin çivisini çıkarttı. Madem 3 Adam'la başladım onunla kapatayım. Mahmut Tuncer muhteşem şovmen. Olağanüstü doğaçlama espri yeteneğine sahip. Ölü toprağı serpilmiş programa hayat verdi. Davetlisi olduğu gençlerin ondan alacağı epeyi ders var.
Mimar Sinan örneği
Geçmişimizin yorumlandığı yapımları severim. Bu konuda en uzun ömürlü olanlardan biri Derin Tarih. TV NET'deki programın ağır topu Yavuz Bahadıroğlu. Üstadın bıyıkları janrına uygun. En önemli yanı ise müthiş bilgi birikimi. Tam aradığım tarzda tarihçi. İnsan sunduklarını zevkle dinliyor. Konuşmasının içindeki bir cümlesini sizlerle paylaşacağım:
"400 mimar yetişütirip 5.6 ile yıkılan binalar yapacağımıza, bir Mimar Sinan yetiştirsek yeter"
Gerçekten güzel örnek değil mi?