Buna bir de not düşerim: en az.
Durum böyleyken, ekran bülbülleri sallamayı kesmiyorlar. Üstelik eskiler yetmiyor gibi, takviyeleri fark ediyoruz. Bugüne kadar çırçır kanallarda gözüken uvertürler, adı büyüğe çıkmışlarda sahne almaya başladılar.
Bazılarının, kimi eski tanıdıklarımızın "karbon kopyası" olması. Hemen birini baz alacağım; Mehmet Acet. O da çift unvanlılardan. Görüntü olarak değil ama düşünce olarak SETA'cı Hasan Basri Yalçın'ın bire bir klonlanmışı.
Acet, gerektiğinde bip atıp atıp sonra "detaya vakıf değilim"le sıyrılmaya çalışıyor. Melih Gökçek'i bir savunuşu vardı anlayan anlamayanlara anlatsın.
Adı yeni
Hemen konuya girince önemli bir değişimden söz etmeyi geciktirdim. Hande Fırat, tatile çıktı. Acaba "çıt-çıtı" ile mi yola koyuldu. Bu tabirin Aydın Doğan'a ait olduğunu hatırlatayım.