Tarafsız Bölge'deki kimsenin kimseye saygı göstermediği tartışmayı izleyip moralim bozuldu. 05:53'te -tekrarı- sona eren laf kesme yarışmasında son sözün Abdullah Ağar'a verilmesiyle, "Orada ne işi vardı?" soruma cevap gibiydi. Güvenlik uzmanı eski asker, Ahmet Hakan'ın sorusuna verdiği cevapla final yaptı. PKK'nın hedefinin AK Partililere saldırarak, "Bölgede siyasi hakimiyet benimdir" demek istediğini belirtti.
Aslında ana konu "FETÖ mağdurları" idi. Yani kuruların yanında yakılan yaşlar. Belgelerle konuşan İsmail Saymaz'ın yine zirve yaptığını söyleyebilirim. Av. Derya Yanık AK Partili ama konuşma engelli. Aynı safta yer alan gazeteci Hakan Arslan'a tahammül mükün değil. Bıraktık her cümleyi, her lafa müdahale etti. Bu konuda A. Hakan Coşkun'u uyarmak istiyorum; "Anladık, eski arkadaşın ama Arslan'ı nasıl çekebiliyorsun?" Birinin yıldızı bu şekilde parlatılamaz. Gözümün önünde kalan sadece Sezen Aksu'nun "yapıştırma operasyonu"ndan önceki kulakları.
Aynı yere gelindi
Bir taraf böyle de öbür taraf olumlu mu? Ötekilerde de dinleme alışkanlığı yoktu. Doç. Dr. Murat Soner ve özellikle Salim Şen'in ilgili-ilgisiz çıkışlarının toplamı Hakan Arslan'ınkilere eşitti. Tarafsız Bölge'nin akışı "Başkanlık Meclis'ten geçer mi?" ile açılmıştı sonunda gelinen nokta "çalçene savaşları" oldu. Açılış sorusuna ben de cevap vermek istiyorum. Erdoğan'ın "başkanlık tutkusu" inanılmaz boyutlara geldi. Kazanırsa benim için sürpriz olmaz. Eğer buna MHP desteği -şimdilik inkar ediyorlar- ile ulaşırsa Bahçeli'nin sonunu düşünemiyorum. Şu halde bile kulislere düşen, "eski kasetlerle tehdit"lerin yeniden ısıtıldığı. Bu konudaki açıklamayı merakla bekliyorum. Öncelik Genel Başkan Yardımcısı tarih profesörümüz Semih Yalçın'ın. Umudum İsmail Saymaz'ın sözlerinin doğrulanması; "MHP ile AK Parti artık yol ayrımına girdi."