Daha kuralar çekildiği gün "Yenilgiyi kabullenmiş" bir teknik direktör. Maç saati gelene kadar bunu ısrarla vurgulaması cabası. Yetmiyormuş gibi; "ilk defa bir maçta favori değiliz" şeklinde tescili.
Sahaya sürdüğü takıma bakıyorsunuz sağ ayaklılar solda, solaklar sağda oynuyor. Siyasi parti sloganı gibi "Umudumuz Wagner Love". Adama takımının adına gelmiş en büyük fırsatı "ampul gibi astı" dedirtmek için dışarı atıyor. "Çakılı Caner"le başlangıç. Takımın en rahat adamı ise kaleci Fabri idi. Yediği gollerde Bayernli futbolcularla "enseye tokat." Bize has sloganla "beşlik olunca" ne söylersen, söyle. Bildiğimizi Almanlar da öğrendi; "korkak futbol". Yanlış anlamayın onlar değil, biz oynuyoruz. Canımızı sıkan oynamadan kaybetmek. Şimdi de en kolay yolu devam ettiren yöneticileri dinliyoruz; "Rumen hakem" üstelik tıp doktoru. Ahmet Çakar'ın meslektaşı. Size bir şey söyleyeyim, eleştirdiklerini çok yakında daha üst kademe maçlarda görürüz.
Ucuzculuk
Şenol Güneş'e son sözlerim; "Efendi Kaptan, deniz bitti" olacak. İdarecilere de birkaç laf etmek istiyorum. Başkan Fikret Orman'ın "ucuzculuğu" bu defa tutmadı. Ekip arkadaşları da aynı şeyleri yaptılar. Tek üzüldüğüm As Başkan Ahmet Nur Çebi. Hüznü bile Kartal'a yakışır cinstendi.
Yayın tarafına gelince, TRT'nin uğuru bu kez tutmadı. Sanırım, Hakan Altürk'ün Münih'e gidememesinin bunda payı büyük oldu. İnşallah, son oyuna yine Altürk'le ekip seçilir. Böylece prestij kurtulur. Gelelim "heybedeki turpa". Yani bana. "Bu yıl büyük düşünüyorum" dememin üst limiti ancak bu kadarmış. Dilerim daha iyisi seneye. Bu yıl gruptan çıkmayı, hem de lider olarak başardık. Sizce yeter miydi?
***