Kamuoyunda önemli görevlerde bulunan iki astsubay tanıyorum. Biri Hakan Fidan. MİT Müsteşarı. Öteki Mustafa Çulcu. Emekli binbaşı ve hakem. İkisinin de ortak geçmişi astsubaylıktan gelme olmaları.
Fidan'a bir şey demiyorum. Malum, siyasete atılmak istedi. Erdoğan'ın engellemesiyle karşılaştı. Çünkü Cumhurbaşkanının ifadesiyle "kara kutu" özelliği var. Güneydoğu coğrafyamızda ve daha aşağılarda hayati icraatları bulunuyor. Daha fazla detay veremiyorum. Sadece kısa olarak ÖSO organizasyonunun oluşmasında tepeden tırnağa büyük işler yaptı. Afrin de bunlardan biri.
Gelelim Mustafa Çulcu'ya. Düdüğünü asana kadar başarılı bir tek maçını hatırlamıyorum. MHK'yı yönettiği süreci de biliyorsunuz. Hakem faciaları zirve yaptı. Bu arkadaşımız şimdilerde bir gazetede "hakem yorumculuğu" yapmakta. Aynı olayı ekranda da sürdürüyor. Sevgili kardeşim Ersin Düzen'in sayesinde TRT'de "Teknik Analiz"i götürüyor. Bunca zamandır izliyorum, tek bir gün objektif tavrına tanık olamadım. Faal hakemliğinde de, yorumculuğunda da, bıraktığı intiba "kessen sarı-lacivert akar".
Olay aynı, kartlar farklı
Son Fenerbahçe-Galatasaray maçının tartışmalı pozisyonlarını değerlendirirken yine çifte standart uyguladı. Mehmet Ekici'nin ayak kırmaya teşebbüsüne "sarı kart" derken ondan iki tık aşağıdaki Fernando'ya "kırmızı" yorumunu düştü. Penaltılık pozisyonlarda da farksızdı. Ceza sahası içindeki artık benimsenen boğuşmalarda aynı gözlemlerde bulundu. Galatasaraylıların yaptıklarının tamamına penaltı dedi. Sıra Fenerbahçelilerin sebep olduklarına gelince, geçiştirdi. Hepsinden önemlisi meslektaşı Bülent Yıldırım'ı eleştirilerinde saygı kurallarını hiç uygulmadı.
Fil hafızası