Kendimi bildim bileli gıda meselesinde domates hep gündem oluşturmuştur. Bu konuda ilk büyük gürültü Bülent Ecevit döneminde çıkmıştır. Müstahsilin eline kiloda 1 lira dahi geçmezken, Ankara'da 4 liraya satılışı kıyametler kopartmıştı. Bu yüzden konu ilk kez merhumun gündemine girdi. Hatta seçim kampanyasının ana malzemesi haline dönüştü.O yıllarda gelişmiş seralar yoktu. Üretimde tek merkez Silifke ve çevresi idi. "Halk tipi müzisyenler" de konuya ilgi gösterdiler. Dönemin ünlülerinden Adnan Varveren'in domatesli besteleri 45'lik plaklara dönüştü. Böylece dinlemeye de başladık. Dolmuş ve minibüs gibi toplu taşıma araçlarında çalınır oldu. Şoför mahallindeki pikapların satışı bile domatesli bestelerle patladı.Uzun aradan sonra domatesin tekrar ön plana çıkışını Rusya ile ilişkilerde gördük. Karşılıklı düşürülen uçaklar dahi gündemi bu kadar meşgul etmedi. Ankara-Moskova arasında İdbil, Afrin konuşulurken bu lezzetli kırmızı şey hiç ihmal edilmedi. Uzun uğraşlardan sonra ambargo kalktı da rahatladık. Tam huzura erdik derken bu kez içeride, yani çarşı pazarda kıyamet koptu.Dünyadaki iklim değişikliklerinin fiyat patlamasında etkisi mutlaka var. Fırtınalar, hortumlar seraları indirdikçe havalanan sadece camlar ve naylonlar olmuyor. Etiketler de yukarıya fırlıyor. 1.99'luk fiyatın bir anda 7.99'a dönüştüğünü fark ediyorsunuz. En insaflı market zincirinde dahi 5.95'ten satılıyor. Dün sabah ekran taraması yaparken Sarraf, Kılıçdaroğlu'ndan sonra domatesin geldiğini fark ettim. İzledikçe insanın yiyeceği yoksa bile aklına düşüyor. Ben de öyle yaptım. Küçük bir taneyi dolaptan çıkardım. Süratle mideye indirdim.Son notum mutfakla ilgilenenlere. Batı'nın, yıllardır ürettiği domates püresinin artık farkına varsınlar. Ayrıca salçadan ucuz ve daha lezzetli. Yeterince yedekledikleri zaman, kışı rahat geçirirler. Öneri benden, uygulama onlardan. Şimdiden garanti veriyorum. Neticede bana dua edeceklerdir. Yakın zamanda BİM'den aldığım Tukaş domates pürelerinin kutusu 2.69 liraydı. Hem de net 960 gram. İhtiyacınız kadar alıp yeterli stoku yapın.Bursa'nın Anjelik eriği veya Amasya elması gibi domates yeme alışkanlığınız varsa sözüm yok. "İki anlamda da afiyet olsun". Hatta bunu yaparken Sulukule havası "Domatesin çekirdeği kırmızı, kırmızı"yı dinleyebilirsiniz.***HokkabazlarKadıncağız çıktı, başladı söylemeye. Diğer yarışmacılardan farkı yok. Hatta 3-4 jüri üyesinin anında döndüğü James Brown taklitlerinden daha iyi. Seslendirdiği şarkı bir Avni Anıl bestesi. Güfte Rüştü Şardağ'a ait. Tesadüfe bakın iki rahmetli ile de çalışma imkânı buldum. "Rüya Gibi Uçan Yıllar"ı belki de bu yüzden daha beğenerek dinledim. Hiç olmazsa bir kişi döner diye umarken dördü de tren sesi dinler gibi geçiştirdiler. Yetmedi Murat Boz atladı; "İcranın ne kadar kötü olduğunu" söyledi. Arkasından sazı Athena Gökhan aldı. Biraz da o bip attı. Bunlar tesadüf değil. Bakmayın siz ara sıra arabesk övgülerinde bulunmalarına. Hiç birinin kafasında Türk sanat müziğine yer yok. İçimden o kadar ağır yorumlar geçti ki, bunları yazıya dökemiyorum. En hafifini söyleyeyim; "Hokkabazlar". Hele "siyasi piyon" Murat Boz için gerçek fikrimi açıklarsam bana ayıp olur. Sonunda formülü buldum O Ses Türkiye'yi artık bir komedi programı olarak izleyeceğim.Şenay'lı yıllarBu aralar Yılbaşı Özel için şimdiden istek yapan Acun Ilıcalı'ya biraz bilgi vermek istiyorum. Bir dönem seçim meydanlarının şarkısı seçilen "Hayat Bayram Olsa"nın parladığı dönemi iyi hatırlayanlardanım. Şarkı, Şenay'la -Yüzbaşıoğlu- parlamıştı. Bahar dalı gibi görüntüsüyle de ilgi toplardı. Önce eşini kaybetti. Sonra rahatsızlandı. Tek sütun haberlerle toprağa verdik.Dramatik olan, Şenay'ı en son bir et lokantasında şarkı söylerken görmemdir. Yanında da iri kıyım sponsoru vardı. Ne iş yaptığını sordum. Celep -hayvan toptancısı- olduğunu söylediler. Bir süre sonra da o güzel şarkıcının vefat ettiğini öğrendim. Anlayacağınız Şenay için hiçbir zaman "hayat, bayram olmadı".***BirikenlerSadece Pazar yazılarını iki gün önce veriyorum. Bu nedenle Cuma ve Cumartesi notlarının yayın şansı zayıflıyor. En azından biraz gecikmeli aktarıyorum. Mesela Eğrisi Doğrusu bunlardan. Taha Akyol bölgemizdeki gelişmeleri özellikle Rusya Federasyonu'nun durumunu iyi işledi. Akyol bu defa Doç. Dr. Emre Erşen'i ekrana sürdü. Belki de ben ilk kez izledim. Genç akademisyen müthiş bir "gelecek okuyucusu". Moskova'nın aslında PKK ve onun uzantısı PYD'ye yakın duruşunu mükemmel anlattı. Emekli Büyükelçi Ünal Çeviköz de Erşen'e şu sözleriyle katıldı; "Rusya, Kürtlerden önemli şeyler bekliyor".