Bütün içtenliğimle söylüyorum, Didem Arslan Yılmaz'ı izlemek kâbus haline geldi. CNNTÜRK'ün yeni Genel Müdürü'nün yeni transferi çok boş. İlkokul dönemimizin şarkısını çağrıştırıyor; "Boş fıçıdan bilmem, neden bu kadar gürültülü ses çıkar". Didem, bilmediği her konuya atlıyor. Gereksiz müdahale ve takıntı sorularıyla sinirleri bozuyor. "Peki niye seyrediyorsun?" diye soracağınızı biliyorum. Karşılığım çok net; konuklar Prof. Dr. İlber Ortaylı gibi "bilgi deryası" ve onun ekolünden Prof. Dr. Erhan Afyoncu'ydu. Alamut Kalesi'nden Pensilvanya'ya uzandılar. Fetullah Gülen ile Hasan Sabbah'ın kıyaslamasını yaptılar. Yandaşlarını nasıl etkilediklerini anlattılar. Osmanlı'daki Yeniçeri isyanlarının üzerinde detaylı olarak duruldu. Didem'in abuk müdahaleleri başlayınca bir ara Ortaylı Hoca çıldırıyordu. Sunucuya "Burayı gazete idarehanesine çevirdin" diyerek bastı fırçayı. Didem'in her konuyu FETÖ'ye bağlaması aydınlanmayı karanlığa çevirdi. Afyoncu'nun "Oturuyor, saçma soruyu bana soruyorsun" demesine bayıldım. İnsan yayın öncesi biraz ders çalışır. Hoş böylesi derin konular için saatler yetmez. Yıllar gerek. Eğer bilgisizseniz içinden çıkmanız mümkün değildir. Cehalet fışkıran sorular yüzünden neredeyse İlber Ortaylı stüdyoyu terk ediyordu. Şirin Payzın'a "hükümet istemiyor" diye ekran yasağı koyanlar, bu yanılıştan dönmeli.Unutmadan bir konuya daha değinmek istiyoruz. Programa mesaj yollayanlardan biri Semih Yalçın'dı. MHP'nin tarih profesörü Genel Başkan Yardımcısı aynen şunları yazmıştı; "15 Temmuz darbesinin bastırılmasında Devlet Bahçeli'nin büyük katkısını unutmayın". Alın size "Yağcılar'da İnecek Var Ödülü"ne bir aday daha. Bu kez siyaset ile Kırkpınar birleştirildi. Elinde yağ ibriği ile liderlerinin etrafında koşuşturanların milletvekilliği şansı fazla. Yalçın gibilerden hemen her partide görebiliyoruz. Çok mu fazlalar yoksa bana mı öyle geliyor?