Kimdendir, nedendir bilinmez ama birden "Eurovision'a katılıyoruz" tartışmaları başladı. O kadar hızlı gelişti ki, magazincilerimiz olaya dört nala girdiler. Kimin, hangi şarkıcıyla iyi ilişkisi varsa pompalamaya başladı. Birkaç isim üzerinde duranlar oldu. Upuzun liste yapanlara bile rastladık.
TRT'den Sorumlu Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın tek cümlesi olayı bitirdi; "Eurovision konusunda bir hazırlığımız yok". Kendi adıma böyle bir sonu tahmin ediyordum. Çünkü tek konuşmayan İbrahim Eren'di. Donanımlı ve zeki genel müdür, her zamanki gibi havayı iyi koklamıştı. Kaldı ki bizde devlet kontrolündeki tüm kurumlar; "emir-komuta zinciri"nin dışında hareket edemez.
Türkiye öyle bir hal aldı ki, örneğin Beyoğlu'nda yeni yapılacak bir muhtarlık binasında bile onay mercii Erdoğan. Federasyon başkanlarını ataması dahi Cumhurbaşkanının tasarrufunda. Siz Fatih Terim'in gönderilmesinde onay alınmadığını mı sanıyorsunuz?
Eurovision anıları
Yaşı müsait olanlar Semiha Yankı ve "Seninle Bir Dakika"yı hatırlar. Biraz Athena, çokça Sertab Erener'i unutmazlar. Arada yıldız kayması gibi geçenleri pek çoğumuz bilmeyiz. Herkesin unutamadığı tek isim, bir şarkıcı ya da besteci değildir; Bülend Özveren. Bu yıl katılıyor muyuz pompalamalarına o da dahil edildi. NTV'nin Gece-Gündüz'ünde Gülay Afşar'ın konuğu oldu. İnşallah-maşallahlar arasında Sıla'yı önerdi. Belki de Bozdağ'ın umutları bitiren açıklamasına kadar hayaller kurup durdu.