Propaganda süresi bugün saat 18.00'da sona erecek. Yarın sabah "hepsi yalan, bu sahi" deyip sandığa gideceğiz. Bu konuda yasakları delmenin en güzel formülünü bulan Çetin Altan'ın tarihi yazısını hatırlıyorum. Türkiye'de ne kadar meslek ve unvan varsa sıralayıp en sonuna "Nasılsınız?"ı eklemişti.
Öncelikle belirtmeliyim, baba Altan'ın fikirlerini benimsemedim. Sadece kaleminin hakkını vermek istedim. Gördüğünüz gibi, büyük finale saatler kala yine ondan söz edebiliyorum.
Son mitingler bugün yapılıyor. Partiler sözleşmiş gibi hepsine "Büyük" yaftası iliştirdiler.
Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan, Gaziantep'teki kalabalığı mutlu gözlerle süzdü. Sonra "Burada fotoşop var mı" diye sordu. Topluluktan arzuladığı cevabı alınca iyice coştu.
Aynı gün İzmir-Gündoğan'daki toplantıya göz atınca itiraf etmeliyim, şaşırdım. İki şehrin kıyaslaması uygun düşmese bile Muharrem İnce'yi dinlemeye gelenlerin sayısı inanılmazdı. Beklentileri üçe katlamıştı. Kameralar dolaştıkça ağzımdan tek cümle çıktı; "Bu sefer kesinlikle bir şeyler olacak". Çünkü fotoşop yoktu...
***