Bedrettin Dalan'ın İstanbul Belediye Başkanlığına ikinci defa aday olduğu seçimdeyiz. Sandıklar kapandı. Kendi imkanlarımla yarım saat sonra sonucu aldım. Prof. Dr. Nurettin Sözen kazanmıştı. Şaşırdım ama beğenseniz de beğenmeseniz de gerçek buydu.
Bir kaç dakika sonra masamdaki telefonlardan biri çaldı. Arayan Kemal Ilıcak'tı. Baktım keyifli konuşuyor. Sanki Fenerbahçe, Beşiktaş'ı yenmiş gibi havası var "Hadi sana iyi çalışmalar. Önemli bir şeyler olursa beni bilgilendirirsin" dedi. Kapatmasına fırsat vermeden sözü aldım; "Var. Çok önemli bir şey var". Şaşırdı ve "Ne oldu?" diye merakla sordu. Anında lafı gediğine koydum; "Dalan kaybetti". "Bak Hacıbey -bana böyle hitap ederdi- sandıklar daha yeni kapandı. Nereden çıkarıyorsun bunu" diye hesap sormaya başladı. Başka bir şey konuşmadan kapattı. Biraz sonra telefon trafiği hızlandı. Önce Nazlı Ilıcak sonra Rauf Tamer sıraya girdiler.
Nazlı Hanım "Varoşlardan gelecek oylar senin söylediğin sonucu değiştirir" diye konuştu. En mantıklı lafı ise Rauf Abi etti "Nasıl öğrendin?". "Benim üç özel sandığım olduğunu, bunların dökümünü elde ettiğimi" söyledim. Saatler içinde haklı çıktım.
Diğer örnek
Meşhur "Senato yenileme" -üçte bir- ve Meclis'teki boşalmaların doldurulduğu seçimlerdeki yaptığım tahminle adım iyice falcıya çıktı. Hatta, sırrımı öğrenmek isteyenler çoğaldı. Bunlardan sadece birine, Cüneyt Özdemir'e formülümü anlattım.
Baz aldığım sandıklar, Tahtaminare Camii, Cibali 1019 İlkokulu ve Ayvansaray'daki Ermeni okulundaydı. Hepsi benim bölgemdeydi. Buralarda bunca yıl sonra bile hâlâ adamlarım mevcut. Her zaman jet hızıyla sonuçları alırdım. Dalan'ın kaybettiğine önce inanmayanlar olay netleşince bu defa tebrik yağdırdılar. En ağır kutlama ise rahmetli Kemal Ilıcak'tan geldi; "Ulan senden korkulur!"