Şimdiki gençler bazı alanlarda şanslı. Bazı konularda ise şanssız. "Nereden uydurdun bunları" demeden anlatmaya başlayayım. Hayvanları beslerken, iki yaşlı hanım çok yakınımda durup, muhabbete koyuldular. İkisi de duyma özürlü herhalde ki, bağıra bağıra konuşuyorlardı. "Ferhunde Hanım özlemişim seni" diyerek söze koyuldu. Belli ki uzun zamandır görüşmemişler. Öteki damdan düşer gibi lafa girdi "Ferruh hâlâ bekâr mı? Ne zaman evlendireceksin çocuğu?". Cevap "Ne çocuğu, 44 oldu. Bir türlü kız bulamıyorum". Lafa bakın "kız bulamıyorum". Kadın sanki oğluna kız değil de kendine hizmetçi arıyor.
Okkalı konuşmaları daha fazla dinlememek için oradan uzaklaştım. Sonra da, anı taramasına başladım. Ben görücü usulüyle evlenmedim; "kendim buldum". Ailemizde görücü sistemini en son kullanan kişi ağabeyimdi. Atanine, bu konuda epey çaba gösterdi. Arada beni bile kullandı. Mahallemizin güzel bir kızını gözüne kestirdiğinde araştırmayı bana havale etti; "Fener Karakolu'nun Başkomiseri Ferda Bey'e sor bakalım. Ordu mensubu, annesi Rum biriyle evlenebilir mi?" İşlemi tamamladım ve müspet onayı ilettim. Bu defa "Kız güzel ama boyu kısa" diyerek vazgeçti. Bu araştırmalar epey sürdü. Adaylar arttıkça "Armudun sapı, üzümün çöpü" mazeretleri de fazlalaştı. Neticede arzulanan evlilik oldu. Yine görücü usulüyle. Semtimizin diş teknisyeninin kızıyla nikâh kıyıldı. Bölgemizin isim yapmış bir düğün salonu tutuldu. Baş köşede tahmin ettiğiniz gibi Anneanne. Sanki ana kraliçe.
Öncesi var
Atanine aslında bu konularda tecrübeliydi. Şimdi Hakk'ın rahmetine kavuşmuş dayımın eşinden dinledim:
"Kocam olacak zatı -dayım- Isparta'da görevli iken tanıdım. Millî Savunma dersimize giriyordu. Uzun boylu, hoş biriydi. Bir süre sonra onun da bana meyli ortaya çıkınca evlilik kaçınılmaz oldu. Durum kayınvalideme intikal edince, uzun incelemelere tabi tutuldum. Birlikte hamama gidip kalite kontrolden geçtim. Bu, dönemin doğal icraatı idi. Bunları atlattım.
Yadırgadığım geceleri birlikte yatma teklifi idi. Sonradan öğrendim ki, horluyor muyum, ağzım kokuyor mu ve bağırsaklarım gereksiz çalışıyor muydu. Bunları tetkik etti. Korkumdan o süre zarfında değil uyumak, gözümü bile kırpmadım."