Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nce denetime alındık. 113 üye bu karara onay verirken, 45'i karşı çıktı. Bunların 15'i bizim. 2 HDP'li ise aleyhimizde oy kullandı. Türkiye'yi yönetenlerin tepkilerine bakıyorum, dramatik. Ortak söylevleri "Bu karar yok hükmündedir". Sahiden öyle mi? Yabancı yatırımcıya en çok ihtiyaç duyduğumuz günlerde bu tip yorumlara katılmak mümkün değil. Dışarıdan gelecek olanın en önemli değerlendirmesi askıya alındı. Dünyadaki algımız bozuldu. Bu kararda hiç mi suçumuz yok? OHAL'i kime anlatabiliriz? Gereksiz gazeteci tutuklamalarını kabul ettirmek mümkün mü? Hele mühürsüz oy pusulalarının geçerli olduğu bir referandumu kime anlatabilirsiniz?Bir zamanlar başkanıydıkBizi denetime alan AKPM'nin 13 yıl önce aldığı kararı hatırlayalım. Yani prangaların kırıldığı tarihi. Üstüne üstlük bu kuruluş, bizden birini Mevlüt Çavuşoğlu'nu başkan seçmedi mi? Bu olumlu gelişmeleri "Ankara'nın 10 parmağında 10 marifet" Belediye Başkanı önderliğinde kutlamadık mı? O havai fişekleri unuttuk mu? Bu mantığa göre "Bu gösteriler de yok hükmündeydi".Ak Parti iktidarını sağduyulu davranmaya davet ediyorum. "Ona tuu, buna yuuh" diyerek Türkiye'yi Atatürk'ün işaret ettiği "Muasır medeniyetler seviyesine taşımak" mümkün değil. Hataları hamaset söylevleriyle örtmeye çalışmak nereye kadar gider? Sadece içeridekileri kandırırsınız. Sonuç çıkmaz sokak!***Bir de doğru kararLice'de, Nusaybin'de ve pek çok yerde patlayan bombalar ve kullanılan silahları kimlerin sağladığını biliyoruz. Peki bunlar nerelerde biriktirilip içeri sokuluyordu? Aslında bu da belli idi. Suriye'de Karaçok ve Irak'taki Sincar dağları Kandil'in şubelerine dönüşmüştü. Pek çok kez kendime "Niye bekleniyor?" diye soruyordum. Nihayet, buralar vuruldu. Operasyona tepki verenlere bakıyorum ABD liste başı. Sözde müttefiklerimizin "Büyük Kürdistan hedefi"ni bilmeyen kaldı mı? Bu konudaki çabaları 1991'den beri en üst seviyede. Her şart ve zeminde dozu artırdılar. Silah ve teçhizat takviyelerine AB üyelerini de dahil ettiler. İtalya ve Portekiz yapımı mayınlarla aslanlarımız şehit ediliyor. Amerikan kökenli, İsveç yapımı füzeler ateşleniyor. Uzun mesafeli keskin nişancı tüfekleri aynı yerlerden. Burada sloganımız şu olmalı "Güçlü Ordu, Güçlü Devlet".***Futbolun eyyamcıları90'A, a Spor'un programı. Bu ekibin bir ismi Kemal Belgin, velinimeti Hıncal Uluç'u solladı. Sallamalarında vites büyütüp duruyor. Bu defa Rıdvan Dilmen'le başlayıp hedef tahtasına TRT Spor'un tamamını oturttu. Rıdvan'ın "Ben de gazeteci dövdüm. Çok pişmanım" şeklindeki itirafıyla girdi. Belgin belli ki, Türkiye'de "saldır, programı kap" tezgahında. Ancak "bip at, izi kalsın"la amacına ulaşacağını sanmıyorum.TRT Spor'a Rıdvan Dilmen'in "Devletin zirvesinden gelen emirle" başladığını bilmeyen var mı? Ayrıca paraya en fazla ihtiyaç duyduğu dönemde. Kaldı ki Fenerbahçe ve Türk futbolunun en önemli isimlerinden. Ağzı da iyi laf ediyor. Gelelim, TRT'nin programcılık açısından geldiği noktaya. Bugün 500'den fazla canlı yayın yapıyorlar. Bunların 250'si TFF Ligi. 70'i Eurolig. Şampiyonlar Ligi maçlarını da kendi ekibiyle çekip canlı veriyor. Sadece futbol mu? Atletizm, basketbol, voleybol, güreş -karakucak dahil-, halter, karate, judo ve diğerlerini de TRT Spor'dan izliyoruz. Böylesi müthiş trafik içinde ufak tefek hatalar olacaktır. Bunları doğal karşılamalıyız. Örneğin 5 ayrı spor dalında yayına çıkan Kerem Öncel'in minik yanlışlar yapma hakkı yok mu? Almanya, Hollanda, İtalya ve en önemlisi İngiltere'den izlediğimiz sayısız "Zuum"luk sayısız malzemeyi hatırlayın.