Köşeyi toparladık derken telefon. Bir bayan sesi. Hem ağlıyor, hem konuşmaya çalışıyor. Anladığım ilk cümlesi "Ben Hüseyin Movit'in eşi Gülten'im" oldu. Anlattıklarından çıkardığım Movit Usta'nın, oturduğu yerde fenalaşıp yere düştüğü. Çocukları hemen ambulans çağırıp, Çapa dahiliyeye götürüyorlar. Oradaki ilk kontrollerden sonra konunun uzmanı bir yere, Florya'daki Medical Park'a naklediliyor.
Bizimki Allah'ın sevgili kulu. Tam bu sırada üst düzey uzmanların katıldığı toplantı var. Hepsi birden acil vaka ile ilgileniyorlar. Emarlar, testler sonunda damarlarında ve tabii ki beyninde hiçbir sorun olmadığı anlaşılıyor. Bu, herkesi rahatlatırken yeniden İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne yatırılıyor. Uzman Dr. Celalettin Küçük denetiminde tedaviye devam ediliyor.
Tanımaya başladı
Oğlu Serkan Movit'in tanımlamasıyla "Babam, telefon gibi şarj etmeye başladı. Bataryası doldukça, tüm devreleri teker teker hizmete giriyor". Bunu biraz açarsam, hafıza kaybından tamamen kurtulmuş vaziyette. Herkesi tanımaya Almanya'dan gelen torununu hatırlamaya başladı.
Daha fazla uzatmadan konulan tanıyı da yazayım; "aşırı şeker düşmesi". Bu meretin fazlası kadar, yokluğu da zarar. Hele diyabet hastası iseniz. Neyse bu duruma da razı olalım. Allah'a binlerce defa şükretmeliyiz. Ona her zaman ihtiyacımız var. Tekrar tekrar geçmiş olsun. Hüseyin Movit herkese lazım. Öncelikle de bana...
***