"Bombalı minibüsün araması 08:30'da yapıldı. Bilgi notu ise 1.5 saat önce, 07:00'deki bültende yer almıştı." Bunu söyleyen eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun. Onu hedef tahtasına oturtulduğu günlerden hatırlıyoruz. Verdiği son örneklerin hemen hepsi çarpıcı. Hele bir tanesi var ki inanasınız gelmiyor; "Devletin önemli ismi şehit cenazesinde, yanındaki koruma müdürü FETÖ'cü." Tam bu noktada lafa Ahmet Hakan Coşkun girdi; "Kim, kim?" Uzun, "Program bitince söylerim" karşılığını verdi. CNNTÜRK'teki konuşmalar sırasında "acı örneklerin" ardı arkası kesilmedi. Kaygı verici olan 30 defa içeri tıkılması gerekenlerin hâlâ iş başında olması. Bunca uzman arasında fikir birliği sağlanan konu "istihbaratçı olmayanı, istihbari makamlara oturtmayacaksınız"dı. TSK'nın en önemli yargı bölümünde görevliyken cemaatin yoğun iftiraları sonucu içeri atılan Ahmet Zeki Üçok, son haftaların yıldızıydı. Yıllar yılı bulamadığı imkanı yakalayınca, iddia makamına dönüştü. "FETÖ ile mücadeleye mutlaka yeni komuta kademesiyle girmeli" diyebildi. Bu ortak isteğe katılmayan sadece Erdoğan galiba. Ya da Yüksek Askeri Şura'ya kadar sabrediyor. Bakarsınız, YAŞ'la birlikte MİT Müsteşarı sorunu da aradan çıkarılır. Sabri Uzun'un uyarısını tekrarlamakta yarar var; "isitihbaratçılıktan gelmeyeni, kesinlikle atamayın."
Kim mağdur?
Fethullah Gülen hareketinin hedeflerinden İlhan Cihaner'i izlerken geçmişe döndük. Erzincan'da görevliyken Erzurum'dan kalkıp gelen Osman Şanal tarafından nasıl derdest edilmişti. Malum medyanın muhabir ve kameraları eşliğinde ekranlara servis yapılmıştı. Cihaner bugün milletvekili ise Selvinaz Kılıçdaroğlu'nun baskısıyla elde ettiği kontenjan adaylığına şükretmeli. Osman Şanal'ın şu andaki konumunu kaçıranlar için tekrarlayalım; "16 Temmuz'da içeri tıkıldı." Bu sözde yasa uygulayıcı, her zaman Pensilvanya'nın kapı kullarındandı.