Hemen her konuda çok konuşuyoruz. Politikacılar ve "canı yananlar" öncelikli. Şimdinin Meclis Gündemi'nden bana ulaşan Yrd. Doç. Dr.'lerle ilgili olanları okudukça geçmişe dönüyorum. Ünlü gazeteci ve bakan Cihad Baban aklıma geliyor. "Vatandaşa haberi hap gibi sunacaksın. Uzatırsan, okutamazsın" şeklindeki sözleri hâlâ kulaklarımda. Benim, yanımda yetişen gençlere verdiğim öğütlerden biri merhumdan duyduklarım. 52 yıl sonra da aynen geçerli.
Bağrı yanık Yrd. Doç. Dr.'lerin isyanları bitmiyor. Kamuoyunun desteğini belki de çok seslilik yüzünden alamadılar. Yolladıkları her mesaj ağıt. Aralarında akademisyen ailelerin bireyleri de var. Onlar, genel sorunların yanında yakınlarının mağduriyetlerini anlatmayı unutmuyorlar. Demek ki bazen fazla seslilik hedefi kaybettiriyor.
Az sayıda kârlı
Komisyondaki gelişmeler, çok az kimseye bir şeyler kazandırdı. Doçentliğe baş vurup sözlü sınavı bekleyen bir kısım Y. Doç. doçent oldu. Bu sayı üç bini bulmaz.
Bir de Dr/Sy. Araştırma Görevlisi otomatik olarak Dr. Öğretim Üyeliği'ne geçtiler. Kaybedenler ise 36 bin Yrd. Doç. Dr. Hak aramayı başlatanlar asıl zarara uğrayanlar oldu.
Özetle