Öğrenim çağında çocuğu, torunu veya herhangi bir yakını olanların dert dönemi yeniden başladı. Kılık-kıyafet ve okul malzemesinden, yani parasal sorunlardan söz etmiyorum. Atatürk'ü kafalardan silmeye uğraşan müfredatçılardan da bahsetmiyorum. Üstünde duracağım kentlerin "öğrenci taşıyan araçları". Yani "servis mafyası". İstanbul başta, büyük şehirlerde "silahlı ve sabıkalı" bir takım oluşumlar türedi. Sözde taşıma ihalelerinde silahlar patlıyor. Yaralama ve cinayetler gırla. Bu sezonun medyaya yansıyan ilk vukuatı Ümraniye'de gerçekleşti. Sonuç, 1 ölü, 2 yaralı. Bu tip olayların arkasının geleceğini tahmin zor değil. Ölüm tehditleri başta, yıldırma taktikleriyle okulları ele geçirenleri tanıyorsunuz. Çoğu sabıkalı çete mensupları. Ruhsatsız silahlarla okullara girebiliyorlar. Çeşitli yüz kızartıcı suçlardan ceza yiyenler bunlar. Hatta aralarında "çocuk istismarı"ndan mahkûm olmuşlar bile ortaya çıktı. Yani kuzuları çakallara teslim ediyoruz. Bu ne gaflettir? Geçmişten aklımızda kalan üç hatırlatma daha yapacağım. Taşıdığı üniversite öğrencisi kızı kaçıran servis şirketi sahibini ne çabuk unuttuk. Ya annesiyle ilişkiye girdiği öğrencisini öldüren şoför. En sonda serviste 9 saat unutulup ölümüne sebep olunan minik! Dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyoruz; "nerede bu devlet?" Biz yine de uyarımızı yapalım.