Deniz ürünleri ve mutfağı ile ilgili her yazı ses getiriyor. Gelen tepkiler arasında öncelik midenin sesinde. Hele Pazar Mavrası'nda kaleme alınmışsa, yankıları gırgır şamata.
Bu kez bilimsel bir rapor aldım. Yaşı ve boyu hesaplanma üstüne avcılığı anlatıyor. Bir uzmana ait; Ömer Faruk Kara. Bu emekli öğretim üyesi deniz ve balıkçılık uzmanı.
Yazdıklarından hayli etkilendiğimi söyleyebilirim. Herkesin okumasında yarar olduğu inancındayım. Özetleyip ve sadeleştirerek versem balıkçılığın her türlüsünü yapanlar faydalanır.
Mezura şart
"TÜİK kayıtlarına göre balık avı her yıl bir önceki seneyi aratır hale geldi. Yine balıkçılığın sorunlarına çözüm aranan her türlü platformda gündeme taşınıyor. Ekonomik önemi haiz çok fazla sayıdaki tür balık 'hamsi, istavrit, kolyoz, uskumru, sardalya, lüfer, palamut, mezgit, bakalorya, barbunya, tekir, kalkan vb..' satış boyunun altında avlanmakta. Maalesef gerçek bu.
Karadeniz hamsisi için; en az 12 santim veya 54-60 adedi bir kilo gelmelidir. Oysa avlananların çoğunluğu 90-100 adedi 1 kg, ortalama boyu 8-9 cm gelenlerden oluşmakta. Hepsi de yaşını doldurmamış hamsiler. Denizin kuru fasulyesi denilen istavrit, maalesef kıraça olarak avlanmakta. Bu balığın satış boyuna konacak 18 cm limiti türün geleceğinin sigortası olabilir. Her biri bir kilo ve üzeri olan bakaloryanın nesli çoktan tükendi. Kolyos, uskumru diye satılıyor. Lüfer, kofana, torik resimlerde var, denizde yok. Lüferin 4-5 aylık olan ve 16-18 adedi 1 kilo gelen yavrusu çinekop, yine 7-8 adedi 1 kilo çeken mini çingene palamudu sadece sezon açılışında görülüyor. Aynı dramı barbunya, tekir balıklarında yaşıyoruz. Kalkan ve Mersin balığının kültüre alınıp, elde edilen yavruları denize salınarak stokları güçlendirmeye çalışıyoruz.