Tam 9 kez elektriği kesilen ve 24 saatin 13'ünü karanlıkta geçirmiş biriyim. Üstelik doğum günümde. Hani şarkıdaki gibi "Babamın Öldüğü Yaştayım"ı söylerken. Yine "ne zaman kesilecek" beklentisi altında NTV'ye takıldım. Çalışma Bakanı vardı. İlginç olan Mehmet Müezzinoğlu söyleşi sırasında hiç "kara kış" kısıtlaması olmadı. Belki uzun sürmedi de ondan .
Şimdilerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nın kısa geçmişini hatırladım. Ak Parti'nin İstanbul İl Başkanı'yken "kudretli" diye yazdığımı anımsıyorum. Pek çok bakan ondan icazet alırdı. Doktor olduğu, hastane sahipliğinden dolayı ideali Sağlık Bakanlığı idi. Önce parlamentoya girdi. Sonra idealine kavuştu. Aslında talihsizliği böyle başladı. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en reformist bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ'ın yerine geçmişti. Görev süresince Akdağ'ın sağladıklarını bir adım öteye götüremedi. Bu yüzden kısa süre sonra bakanlığı asıl sahibine, Akdağ'a terk etti. Bu sefer Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na getirildi. Siyasi hayatının en kötü dönemini geçiriyor. Konuşuyor, ortaya bir şey koyamıyor. Taşeron işçilerin durumu, seçim beyannamesinde kaldı. Mevcut uygulama suyu çekilmiş dal gibi. Tıpkı "gönlünün bakanı" olduğu dönemde hayati ilaçların temin edilememesi örneği. Lafı edilen "esnaf için işsizlik fonu" konusunda da fazla ümitli olmayın. Çünkü tutulmayan sözler meydanda.
Gelelim emekliye