Balığı atılıp adı Et ve Süt Kurumu'na dönüşen kamu kuruluşu evimin yakınına şube açtı. Seçilen yer, daha önce Bigalıların kasaplık yaptığı yerdi. Etleri nasıl diye merak ettim. Girip, köftelik kıyma çektirdim; "koyun-dana karışık. Biraz da döş yağı ilave."
Eve geldim, baktım, beyazın hâkim olduğu bir koalisyon var. Değil köfte yapmak, dolmada bile zor kullanırsınız. Neticede tükettik ama, Şener Şen ağzıyla "bir de bana sorun." Bir daha kapısından içeri girmeyi düşünmüyorum.
Manşet
Yeniçağ'ın Cuma günkü haberini okuyunca moralim daha fazla bozuldu:
"49 bin ton ete müşteri aranıyor". Baş rolde yine Et ve Süt Kurumu. Et fiyatlarını ucuzlatma furyasında o kadar ölçüsüz ithalat yapmışız. Tam 49 bin ton birikiyor. Hani bir laf vardır "Alan yok, satanı ne yapayım." Bu başarısız et arama döneminde tanık olduğum, üç kasabın kepenk indirmesi. Yıllar yılı korkusuzca alış veriş yaptığım Bigalılar da batanlar arasında.
İki kaynağa kaldık