Osmanlı'nın getirdiği mükemmelliklerin bazıları hâlâ devam etmekte. Bundan da mutluluk duyuyoruz. Güvercin, leylek ve kumru gibi kuşları koruyan vakıflar bunlarla ilgili tebliğleri tekrarlamaktan yanayız. Oysa, adına türküler yazılan "Telli Turna"dan sadece 11 çift kaldığını öğrenmek hüzün verici. Onlar da Muş yöresinde. Bilinçsiz avcılar korkarız nesli tükenecekler listesine bunları da ilave edeceklerdir. Bir örnek vermek gerekirse, İsveç millî futbol takımı kadrosunda yer alan Erkan Zengin'in itirafını söyleyelim. Takım arkadaşı İbrahimoviç'i Türkiye'ye davet ederken yaban hayatımızdaki vurabileceği hayvanları sıralamıştı. Demek ki iyi futbolcu olmakla "Katillik" farklı şeyler. Yıllar önce gözlemleyip yazdığım yaban kazının öyküsü üzerine aldığım mesajı saklıyorum. Beşiktaş'tan Ali adlı bir avcı bozuntusu "öldürmenin faziletlerini anlatıp bize de hakaretler yağdırmıştı".
...
Üzerinde durmak istediğimiz asıl konu yine Osmanlı'dan kalma, "ekmek askıda" geleneği. Ramazan gelince buna pide ilave olundu. Esenler Belediye Başkanı'nın ağzından duyup mutlu olduğumuz yemek askıda yeni uygulama. Anlaşma yapılan bazı lokantalarda ihtiyaç sahiplerine yemek veriliyor. Bunların ücreti belediye ve bağışçılar tarafından. Hem garibanı teşhir etmiyorsun hem de karnını doyuruyorsun. Hz. Ömer'in ihtiyaç sahiplerinin kapısına erzak bırakmasından esinlenme. O da bunu yaparken gecenin geç saatlerini seçerdi. Gören olmasın diye.
Aynı tas aynı hamam
Bir iftar turu daha atalım dedik; bin pişman oldum. Her kanalda bir belediyenin organizasyonu. Tek tek yazmak istemiyoruz. Kameralar çevreyi tarayınca sırıtarak telefonla konuşanları görüyoruz. Belli ki bağlantı kurduğuna "Bu kanala geç, beni izle. Gördün mü?" diye soruyor. Hocaefendi ile konuşma bahanesiyle memleketine, kızına ve torununa selam gönderenlerin altın dişlerini fark edebiliyoruz.
...