Siyasi şubelerde yıllar yılı aynı saplantı vardı; "Tehlikeli örgüt DHKP-C'dir -DEVSOL-. PKK akıllı değil". Bugün gelinen noktaya bakın. Bir zamanlar kaba ve basit görünenler kök saldı. Kuyruğuna takıldığımız Batı ülkelerinin desteği ile palazlandılar. PKK ayrıca uyuşturucu ticareti ile beslenen en önemli üçüncü tröst haline geldi. Yaklaşık 5 yıldır aynı küçümsemenin IŞİD için yapıldığını fark ediyoruz. Yine uzman geçinenlerin ifadesine göre eylemleri kaba, militanlarının ele geçirilmesi zor değil. Türküdeki gibi "Besledim, büyüttüm" diyenler arasında Türkiye yok mu? Devleti yönetmek pozisyonunda olanlar bir zamanlar MGK toplantılarında Fetullah Gülen hareketine ağır yaptırım kararları almadılar mı? Bunları uygulamaya sokmak için tam 12 yıl beklenmedi mi? Hani gazeteci demeye dilim varmıyor ama Mehmet Baransu'nun manşetlerine "MGK'nın bu kararları yok sayıldı" şeklinde destek veren bakanlar ne çabuk unutuldu. Taraf gazetesinin ABD'den ithal CIA bağlantılı Genel Yayın Müdürü'nü pantolon giydirip omuzlara aldılar. Onu demokrasi havarisi ilan edenler bazı meslek kuruluşlarımız değil mi?...FETÖ'yü ciddiye almak için ülkenin işgalini beklemek zorunda mıydık? 4 Haziran 2004'teki MGK kararlarına imza atanların ne hale getirildiğini unuttuk mu? M. Şener Eruygur, İbrahim Fırtına ve Özden Örnek, Baransu başkanlığındaki senaryo grubunun oyunlarıyla içeri tıkılmadılar mı? Hiç kızmasın ama bu işlere seyirci kalan o zamanki Başbakan şimdiki Cumhurbaşkanımızın hiç mi suçu yok? Amerika'dan gelir gelmez daha havalimanında "Size salam getirmişem"i çığıran Başbakan Yardımcısını bile gördük. Başkentten İstanbul'a, buradan Bursa'ya uzanan "hareket destekçileri"ne gözlerimizi yine mi kapatacağız?