Burhan Ayeri Yeniçağ Gazetesi

Semt pazarları yaşamalı

Birkaç gün önce ana haberleri şaşkınlıkla izledim. Bazı belediyeler semt pazarlarını kapalı otoparklara taşıma peşinde olduklarını deklare ettiler. İnanamadım. Sebebi bunların kurulduğu yerlere...

22 Ekim 2017 | 170 okunma

Birkaç gün önce ana haberleri şaşkınlıkla izledim. Bazı belediyeler semt pazarlarını kapalı otoparklara taşıma peşinde olduklarını deklare ettiler. İnanamadım. Sebebi bunların kurulduğu yerlere araçların girememesi. Peki, tarihi asırlar öncesine dayanan Çarşamba Pazarı'nı kuracak yer bulunabilecek mi? İstanbul'un içinde böyle kapalı bir alan yok. Türkiye'de yüzlercesi aynı adı taşıyan Salı ya da Cuma pazarlarını nereye götüreceksiniz?RitüellerLise yıllarımda Yılmaz adlı arkadaşımla pek çok kez pazarcılık yaptık. En çok tezgâh açtığımız yer Çarşamba idi. Arada Sultanahmet Pazarı'nda da boy gösterdik. Sattıklarımız hiç değişmedi, patates ve soğan. Satamayız diye fiyatları düşük tuttuk. Bunun yanında "terazide çalışmamak" yani eksik tartmamak kâr etmemizi engelleyen ana nedendi. Hele cephane tabir edilen çürük çarıkları sokuşturmamamızı hesaba katarsanız, zarar ettiğimiz günler oldu. Bu macerayı sonlandıran ben oldum. Boşuna uğraşmamayı önerdim kabul gördü.Kavun karpuz olayıEskiden kavun-karpuz hali Edirnekapı'dan Fatih Caddesi'ne inen yolun üstündeydi. Aynı arkadaşımın dayılarının burada yeri vardı. Araçların boşaltma yapacağı gün ve saatleri önceden bildirirlerdi. Bizde orada olurduk. Bunun bana sağladığı iki önemli getiri oldu. Kavun ve karpuzun sağlam ya da kelek/kabak olduğunu daha elime aldığım an anlarım. Geçenlerde oturduğum binanın önüne karpuzcu geldi. Balkondan "Trakya" olduklarını fark ettim. Aşağıya indim. Arka kapak açık, satıcılardan biri yukarıdan bir tane uzattı. Geri verdim. O tek tek, belki de yirmi kez bunu tekrarladı. Sonunda sıkıldım ve eve doğru yürümeye başladım. Arkamdan bağırdı; "Baba gitme". Durdum suratına ters ters baktım. Kamyonun ön tarafına geçip birini aldı ve uzattı. Parmaklarım değdiği an "çın çın" sesini duydum. "Tamam" dedim. Üçkağıtçı önceden malı ayırıp cephaneleri arkaya yığmıştı. Sağlamları ise ön tarafta bırakmıştı. Parasını uzatıp ayrılırken bu defa sordu; "Nereden öğrendin?". "Halde az boşaltma yapmadım" deyince "anlaşıldı" lafını duydum. Bu defa ben uyarıda bulundum; "Kafanı değiştir. İnsanları bir defa kandırırsın. Mesela bana ikinci defa satman mümkün değil". Cevap veremedi, başladı bağırmaya "Karpuuz kesmecee". Halde çalışmanın bana diğer artısı doğal vücut çalışmasıydı. Kollarım doldu, pazularım güçlendi.Annemden mirasValidenin müzmin kalp zarı iltihabı beni alışverişe mecbur kılmıştı. Etten, kıymadan anlarım. Hele sebze ve meyve ihtisasımdır. Domatesin hangi yöreden geldiğini bir bakışta çözerim. Patlıcanın çekirdeksizini, kırmızı muhacir biberinin düzgününü seçerim. Patatesin Ödemiş'ini, yemeklik beyaz Çantaköy soğanını tercih ederim. Meyvelerde de aynı kriterlerim vardır. Bu yüzden, yürüyecek güç bulduğum an alışveriş yapmaya çalışırım. Ayrıca bekârlığımda müthiş yemekler yapardım. Şimdilerde eski deyimle sadece mubayaadan sorumluyum.Pazarcı 

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
İzin 20 Kasım 2020 | 201 Okunma Bağırmayın!.. 19 Kasım 2020 | 354 Okunma Harekatlar 18 Kasım 2020 | 283 Okunma Ayak topu "bizim dünyamız" 17 Kasım 2020 | 143 Okunma Söylemler/çelişkiler 16 Kasım 2020 | 180 Okunma