Burhan Ayeri Yeniçağ Gazetesi

Serbest dolaşım hayal ötesi

Varna'yı pek sevmem. İlk defa Ecevit'le gittim. Başbakanlığa yeni geldiği dönemdi. "Ortanın Solu" sloganıyla iktidarı yakalayınca, ilk dış seyahatini Bulgaristan'a yapmıştı. Rahşan Hanım'ı da yanına...

28 Mart 2018 | 217 okunma

Varna'yı pek sevmem. İlk defa Ecevit'le gittim. Başbakanlığa yeni geldiği dönemdi. "Ortanın Solu" sloganıyla iktidarı yakalayınca, ilk dış seyahatini Bulgaristan'a yapmıştı. Rahşan Hanım'ı da yanına alıp Todor Jivkov'a misafir olmuştu. Bu belki de "Ortanın Solu, Moskova'nın yolu" diyenlere meydan okumaktı. Bugün Yandaş medyanın Erdoğan'ın seyahati öncesi ve sonrası pompalamalarını andıran kampanyanın benzeriydi. Öyle sallamalarda bulunuldu ki, günümüze rahmet okutan cinstendi. Bu gezinin tek faydası Bulgaristan'da yaşayan Türklere uygulanan mezalimin ortaya çıkmasıydı. Bu konuda katkım olduğu için hâlâ mutluyum.

Önceki günkü seyahatte komşu ülkedeki değişimi gözlemlemek önemli. Boyko Borisov'a, her ne kadar "Mafya babasıydı" desek de akıllı biri.  Her şeyden önce açık yüreklilikle çıkıp "Türkiye, bir yerde bize gelecek mültecilerin yolunu kesmekte" diyebiliyor. Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı'nı üstlendiği gün söylediklerinin de arkasında duruyor; "Komşumun AB'ye tam üyeliği için her türlü çabayı göstereceğim". Görüşmelerden sonra bile olumlu tavırlar sergiledi. "Görev sürem sona ermeden, bu buluşmayı tekrarlayacağız" dedikten sonra elleri birleştirdi. Mutluluk pozu verdirdi.

Ve taraflar

Erdoğan'ın daha gitmeden neler söyleyeceğini biliyorduk. Ümidi olmadığı halde "Serbest dolaşımı" dillendirdi. İki AB bürokratının cevabını Konsey Başkanı Donald Tusk'ın "Varna'nın havasını bu defa kötü bulduğunu" söylemesinden anladık. Hatta bu yüzden siyatiklerinin azdığını, dolaşmak zorunda kaldığını itiraf etti. Ben bu laflardan verilen mesajı algıladım.

AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker'e gelince onun geçmişini iyi biliyoruz. Tanımayanlar için biraz bilgilendireyim. 1997 yılında Türkiye'yi AB'den tamamen kopartmak için çalışanların liderliğine soyunmuştu. En büyük desteği ise dönemin şansölyesi Helmut Kohl'dan almıştı. Müteveffanın gelininin bir Türk olduğunu da anımsayalım. Adamların hesapları oldu mu, değil gelini babalarını tanımadıkları ortada. İşte Varna'daki muhataplardan biri bu Junker'di.

İçimizi boşalttık

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
İzin 20 Kasım 2020 | 201 Okunma Bağırmayın!.. 19 Kasım 2020 | 354 Okunma Harekatlar 18 Kasım 2020 | 283 Okunma Ayak topu "bizim dünyamız" 17 Kasım 2020 | 143 Okunma Söylemler/çelişkiler 16 Kasım 2020 | 180 Okunma