Bir süredir güvenlik uzmanı sayısındaki artışı gözlemliyoruz. Ekranlar, deneyip beğendikleri isimlere yer vermeye başladılar. Tamamı asker kökenli. Ayrıca "özel anten"e sahip ve bilgi birikimi olan ön planda. Sayıları şimdilik 3'le sınırlandı. CNNTÜRK'ün "Ne Oluyor"undaki Abdullah Ağar'ın nitelikli olduğu hemen fark edildi. PKK'nın Karadeniz'e çıkma planlarından konuşulurken, Kandil'deki toplantıdan söz etti. TİKKO, DHKP-C, MLKP gibi 9 silahlı örgütün PKK çatısı altında birleştiğini anlattı. "Eylem birliği kararı" aldıklarını belirtti. Ağar'ın söylediklerinin doğru olduğunu bilenlerdeniz. Hatta, birbirlerinin taşeronluğuna soyundukları kesin. Yoksa Artvin'de, Ordu'da, Giresun'da PKK'nın ne işi var? Burası Suriye'nin kuzeyi mi? Ya da Irak'ın. Düşündürücü olan Marksist-Leninistlerin dünyada iyice palazlanan "Anarşizm akımının" etkisine girmesi anlamlı. Demek ki, terör yöntem geliştirdikçe devletin birimleri de antitez yapılanmaya yeni soluk aldırmak zorunda.Eleştirilerin odağındaki Milli İstihbarat Teşkilatı'nın son dönemdeki bir başarısına yer vermezsek haksızlık olur. "Suikast hazırlığı" konusunda ısrarlı uyarılarda bulundu. Sonuçta da Kemal Kılıçdaroğlu'nun hayatı kurtuldu. CHP Lideri'ne Genel Başkanlık koltuğuna oturduğu günden bu yana ilk kez "birinci sınıf koruma" uygulandı. Sonuç gözler önünde. Yeri geldi bir tezimizi dillendirelim; "İçişleri Bakanı mutlaka polislikten gelmeli". Mevcut bakanın siyasi parti liderlerine tavsiyesine bakın; "Gideceğiniz yere helikopterle gidin". Sayın Ala'ya hemen cevap verelim; "Bu ülkede ikisi Sikorski olmak üzere helikopterler düşürülmedi mi?" Hiç kusura bakmasın ama Efkan Ala, Mehmet Ağar'ın pabucu olamaz. Bir gün görevi sona erdiğinde "dayılanmaları dışında" hiçbir anısı kalmayacak. Konuyu uyarımızı tekrarlayarak bitirelim; "Tedbirlere devam". Buna Aziz Yıldırım'ınki dahil.