Televizyonlar yılda bir kez yayına tam anlamıyla asılır. Hani şarkıdaki gibi; "Senede Bir Gün". Eleştirmene düşen de aynıdır. Menfur saldırıyla mahvolan gecede, pür dikkat "eğlence yayınlarını" izledim. Birkaç kanaldan yakaladıklarımı paylaşmak istiyorum. Öncelik Tarkan'ın. Onu seçip, en önemli saati ayıranların TSM'den anladıklarını sanmıyorum. "Dönülmez Akşamın Ufkundayız"ı öyle bir tonda -aslında tonsuz- söyledi ki şaşırdım. Dümdüz okudu. Zaten Türk müziği gırtlağı yok. Bu şahika eseri icra etmek her babayiğidin harcı değildir. "Gırtlak dokuz boğum" derler ya "Rindlerin Ölümü"nü söylemek için 19 boğum gerekiyor. Bu okumayla ses yarışmasına katılsa, jüri üyelerinin en fazla ikisini döndürürdü. Belki de elenir giderdi. Hareketleri ise "Oynama Şıkıdım Şıkıdım"a takılıp kalmış. Yani Pop'a programlı.
Yeri geldi bir anımı aktaracağım. Yıllar önce TGRT'de merhum Savaş Ay'ın "Şiir Mektebi" için düzenlediği programa katıldım. Akşam gazetesini temsilen oradaydım. Merter'deki okulun kütüphanesini biz üstlendik. Grubumuzun çekini teslim ettim. Kütüphaneye adını verdiğimiz Aşık Veysel'in kitabını da verdim. Bu kendisine mühürlettirdiğim "Dostlar Beni Hatırlasın" idi. Katılımcılardan biri de Gökhan Tepe'ydi. Bu genç yetenek daha o zaman "bir yerlere geleceği" mesajını vermekteydi. Bir TSM CD'si hazırlamıştı. Tam piyasaya çıkmışken Timur Selçuk'tan ambargo yedi. Münir Nureddin Selçuk'un oğlu, CD'ye konan "Dönülmez Akşam'ın Ufkundayız"a yasak uyguladı. O akşamki yayına katılıp "Üstadın kemiklerini sızlattırmam" diye sert bir tonda konuştu. Bana göre Tepe bu besteyi çok iyi okumuştu. Tarkan'a bin basardı. Anlayacağınız, yetenekli bir genç, daha işin başında darbe yedi. Şimdi Sayın Selçuk'a sormak istiyorum; "Yılbaşı gecesi Star'da bulunan halini nasıl buldu?" Bu işten biraz anlıyorsam Gökhan'ın yorumu Pop Starımıza 2 tur bindirir. Yıldızımıza önerim bir daha Türk Müziği okumaması çünkü beceremiyor.
Gömlekli Acun