Rising Star'da söylenen bir şarkı içimi dağladı. Ulaş Ay'ın Gamzeler'ini Samet adlı bir genç seslendirdi. Profesyonel değildi ama ses rengi yürekleri dağladı. Doğal olarak 2. tur barajını rahatlıkla aştı. Bana esas koyan Yılmaz Morgül'ün 2 Ay'dan da övgüyle söz etmesi oldu. Seçtiği cümleler ağlattı beni. Bunda "ortak geçmiş"in rolü büyüktü. Dünya gazetesinde çalışıyordum. Şükran Ay geldi. Yanında pırıl pırıl bir genç; Savaş Ay. Abla -hep böyle hitap ederdim- eski arkadaşı olan istihbarat şefi Erdoğan Bazer'in yanına geldi. Ben de oradaydım. Hatta yerimi ona verdim. Bazer beni "yazı işleri müdürlerimizden" diye tanıttı. Şükran Abla tepeden tırnağa beni süzdükten sonra "Ne kadar genç" dedi. Oğlunu gösterdi ve "Gazeteci olmayı arzuluyor" diye konuştu. Zaman içinde Savaş öyle bir muhabir oldu ki, "Tam Halk Tipi". Nerede çatışma varsa orada. Beyoğlu'nda alem, içlerinde. Hani ekranlardaki programlarını başlatırken söylediği gibi; "zıpkın gibi fişşek gibi". Tek zaafı var; Fenerbahçe. Sultanahmet'teki olaya gidiyor, ses seda yok. Şimdiki gibi cep telefonlarımız bulunmuyor. Neden sonra soruyorum; "Bugün Kanarya'nın maçı var mı?" Kafalar önde "evet" cevabı çıkıyor. Statla bağlantımız direkt telefon hattı. Arayıp soruyoruz. Gelen cevap aynen şöyle "Elinde fotoğraf makinesiyle Bursaspor kalesinin arkasında mevzide".
...
Savaş Ay gazeteciliğe böyle başladı. Kısa sürede ekran yıldızı oldu. Şiir Mektebi bile yaptırdı. Hepsinden önemlisi beni ekrana ilk kez o çıkardı. Sayesinde a Takımı'nın devamlı konuğu oldum. Ahmet Kaya ile ünlü kapışmam bunlardan birindedir. Sonra da Hakan Aygün ve Mesut Yar'ın sunduğu haberlere çokça katıldım. Star'da RTÜK'ün dünyadaki örneklerini ilk kez ben anlattım. Bu kurumun başkan vekili dahil tüm katılımcılar benden bir şeyler öğrendiler. Savaş, her başı sıkıştığında "Ben Burhan Ayeri'nin rahleitedrisinden geçtim" derdi. Hatta, Posta gazetesinde ben ve Kazım Kanat'tan söz eden tam sayfaya yakın bir yazı yazmıştı. Kötü hastalık teşhisi konulduğunda "içme şu sigarayı" diye çok yalvardım. Hep sustu. Bir gün "Bıraktım abi. Puroya başladım" diye cevap verdi. Hayatı her zaman gırgıra aldı. Neticede böyle bir ana oğul sevgisini görmediğimi iddia edebilirim. Ölümleri bile peş peşe oldu. Dualarımı eksik etmiyorum, bu güzel insanlara.