İyi Beşiktaşlı Rahmi Koç'un oğlu Ali Koç esip gürleyerek geldiği Fenerbahçe başkanlığında "ağlama dönemi"ne geçti. Bu işlerin sağlam temellerle kurulmuş holding yönetmeye benzemediğini çabuk anladı. Futbolda idarecilik, bambaşkadır. Hele Türkiye'de. Dikkat edin yönetici demiyorum; "idare etmekten bahsediyorum". Sadece Sarı-Lacivertlilerde mi bu durum var? Al birini vur ötekine.
Kulüpçülükte sözünün arkasında duran iki kişi vardı. Biri -İlhan Cavcav- rahmetli oldu. Diğeri Sivas'ın başkanı Mecnun Otyakmaz. Başkasını hatırlıyor musunuz? Örneğin "Belçika'da 4.5 milyar dolarlık enerji yatırımım var" diyen Ünal Aysal'ın mirası ortada. Buna Dursun Özbek'inkileri ilave edebilirsiniz.
Kâbuslar
Merhum Vehbi Koç'la en az altı defa biraraya geldik. İkisi benim yüzümdendi. Fırça atmak için üşenmeyip gazeteye çıkarma yapmıştı. Her ikisinde de konu Migros'tu. Attığım manşetlerden biri -Bu soyguna kim dur diyecek?- şeklindeydi. Sebze-meyvedeki anormal fiyatları haber yapmıştım. Baz aldığım Merter'deki şubeleriydi. Sonunda ilginç bir şey oldu ve öldürecek gibi bakan yüzü yumuşadı. 48 saat sonra Migros'ta indirim günleri başladı.
Vehbi Bey'in elisıkılığı ünlüydü. Kendisine sorduğumda "Benimki tutumluluk" cevabını almıştım.
Gelelim günümüze. Üstüne titrediği Migros'u çocukları ve torunları sattılar. Ancak hiç hesap edemediği futbol fanatizmi oldu. Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç kulübe verdiği Dolar ve Avroların miktarını artırdıkça, Vehbi Koç'un kabrinde ne hale geldiğini tahmin zor değil. Tutumlu Vehbi Bey'in "bonkör torunu" bakalım olayı nereye kadar götürecek? Kesinlikle şundan da eminim "O boncuk gözlü" merhum, öbür tarafta sabahtan akşama kadar Ali Koç'u çekiştiriyordur. Hem de kimle biliyor musunuz; İlhan Cavcav'la. O da oğlundan muzdarip.