'Görünen köy kılavuz istemez'den yola çıkıp, sistem değişikliği oylamasının nihai sonucunu yazmıştım. İtiş-kakış ve pata-kütalar arasında ne olacağını tahmin zor değildi. Çünkü terazinin ibresine Devlet Bahçeli oturmuştu. Ülkeyi "tek adam yönetimi"ne teslim ederken kendini bitirdiği ortada. Onun için geçirdiği kalp ameliyatı milattı. Yıllar sonra normale dönen kan dolaşımının sonucunu izlediğimizi ifade etmeliyim. Şimdi herkesin merak ettiği konu Bahçeli'ye Başkan Yardımcılığı vaat edildi mi?
Oylamalar kavgasız-gürültüsüz gidiyor derken, ortalık bir anda karşıtı. Hastanelik olanlar bile var. "Arkadan vurdu" ya da "tekme attı" söylevleri gırla. Görüntüler arasında bir enstantane belleğime kazındı:
"Milletvekili, kavgaya katılmak için koşuyor. Bir yandan ceketini çıkarıp sıranın üstüne atıyor. Gömlek kollarını kıvırmayı da unutmuyor."
Hayal kırıklığı
2005 sonunda başlayan seri ameliyatlarımı hâlâ yaşıyorum. Önce Allah'a hamd ediyor sonra birkaç isme minnet borcumu ifade edecek kelime bulamıyorum. Bana her anlamda tedavi imkânını sağlayan isim Prof. Dr. Recep Akdağ'dır. Sağlık Bakanlığı sürecinde yaptığı reformları bire bir yaşadım. Yıllar önce gözlük almak için üç gün uğraştığımı unutamam. Yazılan ilacın elinize geçmesi için de karanlıklarda yola çıkar iki gün kuyruklarda sürünürdünüz. Hepsinden önemlisi beş yıldızlı hastanelerde, müthiş ekiplerle tedavi edilir hale geldik. Bunlar yüzünden Akdağ'a yazılan övgü mesajlarını yıllar yılı okudum. Bir tanesini bugün gibi hatırlıyorum: