Lozan Antlaşması'nın imzalanmayla birlikte, Ankara'daki lider kadroda inanması güç moral bozukluğu belirdi. Durum, Başbakan Rauf Orbay'ın istifasıyla düzelecek gibi görünmüyordu. Mustafa Kemal'e daha yakın olabilme mücadelesi veriliyordu. Hatta Ali Fuat Paşa -Cebesoy-, Gazi'ye "Şimdi senin Apotr'ların -apotres, havari, yaren- kimler? Bunları öğrenebilir miyiz?" sorusunu yöneltebildi. Atatürk her şeyi ifade eden şu cevabı verdi:"Öncelikle bu sorudan bir şey anlamadım. Kaldı ki benim apotrlarım yok. Memlekete ve millete kimler liyakatla hizmet gösterirse apotrlarım onlardır".Beklenti ve endişelere yol açan ismin İsmet Paşa olduğu çok netti. Lozan onu ön plana çıkarmıştı. Aslında İnönü'ye karşı başlatılan kampanya hızlanmıştı. Kurtuluş Savaşı'nın bazı komutanları tedirgindi. Bu işin içinde yer aldılar. Ankara'daki bunalım artarken, İsmet Paşa karşıtları nedense hep İstanbul'da buluşuyorlardı.KaymalarErzurum'dan milletvekili seçilen Kâzım Karabekir istifa etti. Ordu ile ilgileneceğini öne sürüp İstanbul'daki 1. Ordu'yu tercih etti. Ali Fuat Cebesoy aynı mazeretle Konya'daki Ordu Müfettişliği'ne gitti. Refet Bele Paşa zaten İstanbul'daydı. Dr. Adnan ve eşi Halide Edip Adıvar da buradaydılar. Bütün bu isimlerin toplantı, temas ve demeçleri basında rahatlıkla yer buluyordu. Ankara'da Rauf Orbay'ın Halk Fırkası -CHP- tarafından Meclis İkinci Başkanlığı'na aday gösterilmesi Çankaya'nın dikkatini çekti. Bu arada İstanbul medyası ise yeni Başbakan ve bakanlar kurulunu hep Ankara dışındakilerden gösteriyordu. Atatürk bu duruma iyice sinirlenmeye başladı. Düşünün gazetelerin 28 Ekim 1923 tarihli sayılarında dahi bu kurgular yer almıştı. Vaziyeti anlayan Gazi hazırlıklarını hızlandırdı. Mustafa Kemal son safhayı şöyle anlatır: