Yakın tarihimizin üç mühim sîması olan, merhum Said Nursî,
merhum MehmedÂkif ve merhum Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’a hücum
edenleri epeydir mercek altına aldım. Bu saldırganların ipinin
ucunun kimlerin elinde olduğunu, kimler adına saldırdıklarını,
bunlardaki kuyruk acısının nereye dayandığını çözmeye çalıştım. Bu
üç muhterem sîmanın ortak vasıflarına baktığımızda zaten bu net
olarak ortaya çıkmakta. Geliniz bu saldırı hâdisesine yakından
bakalım. Evvela bu üç mühim sîmanın ortak vasıflarına ve
icraatlarına hülasa olarak göz gezdirelim:
Bu üç mühim sîmanın ortak vasfı; üçünün de yerli ve millî oluşları,
ülkemiz ve milletimiz üzerine oynanan oyunların kendi sahalarıyla
ilgili olanları bozmaları, menfur planları parçalamaları, bu necip
milletin maddî mânevî refahı ve gerçek istiklâllerine kavuşmaları
için çalışmalarıdır.
Bediüzzaman: Birinci Dünya Savaşında Alay Kumandanı olarak Kafkas
Cephesinde Ruslara karşı savaşmış, bu vatanın işgâline canını
ortaya koyarak karşı çıkmıştır. Daha sonra vatanımız işgal
edilince, baş işgalci olan İngilizlere karşı zorlu bir mücadeleye
girişmiş, onların oyunlarını bozmuş, Anadolu’daki kurtuluş
mücadelesini desteklemiştir. Daha sonra Anadolu’dan İslâm’ın izini
bütünüyle silmek, Müslüman halkı inançsız bırakmak üzerine kurulu
dehşetli projeyi yazdığı eserlerle kaldırıp çöpe atmıştır. Bundan
dolayı başta İngilizler, bilumum Siyonistler ve zındıka komitesi
Bediüzzaman’a çok kızgındır. “İçimizdeki İrlandalıların”, yani o
komitelerin uşaklığını yapanların kızgınlığının sebebi budur. Onlar
efendilerinden emir almakta, “yakala Co!” denilince
saldırmaktadır.