Siyaset de söylemlerin dünyası da çok dinamik... Lakin yakından
bakıldığında kullanılan kavramlar, metaforlar sınırlı sayıda...
Hükümetin PKK'ya yönelik operasyonları ile yeni bir evreye girdik.
Bu yeni evre nasıl bir dünyanın kapılarını açıyor? PKK terörünün
askerleri, polisleri ve karakolları hedef almasıyla tekrardan
unutmak istediğimiz bir dönemi kaygıyla, korkuyla konuşuyoruz:
1990'ların alacakaranlığını...
Terörün, faili meçhullerin umutlarımızı esir aldığı, krizlerin
hepimizi derin karamsarlığa sürüklediği yıllardı... İktidar ve
muhalefet "90'lara geri dönmek" metaforunu farklı olguları anlatmak
için kullanıyor. Son dönemde ilk kez 6-8 Ekim Kobani eylemleri
sırasında duymuştuk bu metaforu...
AK Parti nezdinde 90'lara dönmek koalisyonların istikrarsız
dünyası, ekonomik krizler ve bunlarla bağlantılı olarak terörün
tavan yapması... Muhalefet için ise iktidarın tek başına hükümet
olma "hırsı" ile "PKK'yla savaşa tutuşarak ülkeyi yangın yerine
çevirmesi..."
Suruç katliamını bahane ederek PKK'nın ateşkese son vermesi HDP
için bile ciddi bir meşruiyet kaybı getirdi. Hükümet de
operasyonlara başlayarak Kandil'deki PKK kamplarını bombalayarak
"moral üstünlüğü" ele geçirdi. Yine de devletin PKK ile
mücadelesinin en sıcak dönemindeyiz. Bombaların patlamaya devam
ettiği ve şehit cenazelerinin geldiği bir ortamda çözüm sürecinin
"rafa kalkmasının" suçunu Hükümete yüklemek isteyenler 90'lara
dönme metaforunu tekrardan tedavüle soktu. Nitekim Cumhurbaşkanı
Erdoğan Çin- Endonezya gezisi dönüşünde Türkiye'nin 90'lardan
farklı bir yerde olduğunu şu cümlelerle vurguladı: "O tür ifadeleri
kullananların zihinsel yapısı, aslında 90'ların çok gerisinde.
Dolayısıyla, önce onların kendilerini gözden geçirmesi lazım. Belki
de 90'lar öncesine bir tür özlem duyuyorlar. Ama Türkiye artık o
dönemleri çoktan geride bıraktı."