Son MGK bildirisi beklendiği gibi Türkiye'nin terörle mücadele
kararlılığını yineledi.
Pençe 1 ve Pençe harekatları, Erbil'de diplomatımızın şehit
edilmesi, İnterpol'e kırmızı bülten eleştirisi, NATO
müttefikliğinin gereğini yapma çağrısı ve Doğu Akdeniz'de milli
menfaatlerin korunması bildiride yer aldı. Ancak ilk defa Suriye'de
"barış koridoru inşa etmek" diye bir ibare geçti. Bu ibareyi Başkan
Erdoğan ilkin Osaka'daki G-20 Zirvesi sırasında basın toplantısında
kullanmıştı. Kuşkusuz, "barış koridoru inşası" daha önce kullanılan
sınırımızdaki "terör koridorunu temizleyeceğiz" ibaresinden daha
iddialı.
Türkiye'nin Suriye ve Irak'taki terörle sınır ötesi mücadeledeki
kararlılığını yeni bir tona taşıyor. Bir yanıyla Suriye sınırından
PKK-YPG'nin tasfiyesini vurguluyor. Diğer yanıyla güvenli bölgeler
kurarak Suriyelilerin dönüşünü sağlamak anlamında aktif bir
politikanın adlandırması. Barış koridoru güvenli bölge
tartışmalarında nereye oturuyor?
Böylece İran'a karşı hem Türkiye hem de PKK ile çalışabileceklerini zannediyorlar. ABD-YPG ilişkisi bu mahiyette oldukça "silah bırakma" meselesinin bir etkisi, anlamı olmaz. Ve Ankara, PKK'nın, farklı isimlerle bile olsa, bölgesel bir vekil güç olarak meşrulaştırılmasını kabullenmez. *** Sorun şurada, Amerikalılar sürekli kendi taktik menfaatlerini Türkiye'nin stratejik-hayati menfaatlerinin önüne koyuyor. DEAŞ'a karşı taktik amaçla desteklediğini söylediği PKK-YPG'yi şimdi İran için seferber etmenin Türkiye için de ne kadar kabul edilemez olduğunu anlamak istemiyorlar. Uzun ve orta vadede PKK'nın ne Suriye'de ne de Irak'ta kalıcı olması mümkün.
İran'ı sınırlamak için zaten yeteri kadar kapasiteyi seferber etmeyen Washington, temel bir hata içinde. Yaptırımların İran ekonomisine yıkıcı etkilerde bulunsa da İran rejimi Saddam'ın Irak'ı ya da Taliban'ın Afganistan'ı değil. Ucuza ayakta tuttuğu vekilleri ile başarılı bir direnç gösterebilir. Savaş niyetinde olmadığını söyleyen Trump yönetimi de yaptırım, Körfez'in bazı ülkelerinin atraksiyonları ya da PKK gibi vekil güçlerle İran'ı masaya zorlayamaz.
ABD'nin Türkiye ve Ortadoğu politikalarının hala taktik unsurlarla uğraşması ve yeni bir değerlendirmeye gitmemesi sorunlu. Rusya'nın kullanacağı yeni boşluklar oluşturur. ABD'nin hatalı politikaları yüzünden Suriye iç savaşının paradoksal şekilde Rusya ve Türkiye arasında yakınlaşma getirmesinden bile ders alınmıyor. Taktik kazanç hırsı stratejik kayıpları büyütüyor. MGK'nın "barış koridoru" tanımlamasını bu bölgesel bağlamda anlamakta fayda var.