Kudüs krizinde yalnız kalan ABD iyice "hırçın" ve "agresif" bir tarza yöneldi.
Tam da Trump yönetiminin açıkladığı yeni güvenlik stratejisinin "ekonomik çıkarı ve askeri gücü" her şeyin önüne koyan yaklaşımına uygun olarak.
Genel Kurul oylaması öncesinde Trump, BM Daimi Temsilcisi N. Haley'in kullandığı örtülü tehdit söylemini "açık" hale getirdi. Karşı oy kullanacaklara "yardımları kesme" tehdidinde bulundu:
"Bizden yüz milyonlarca hatta milyarlarca dolar yardım alıyorlar. Sonra da bize karşı oy kullanıyorlar. Bu oyları izliyoruz. Bırakın bize karşı oy versinler. O zaman bir sürü parayı elimizde tutmuş oluruz."
Bu tehdidin muhatabı, ABD'nin Ortadoğu ve Afrika'da askeri ve ekonomik yardım yaptığı ülkeler. Özellikle kalkınma yardımı alan Afganistan, Ürdün, Pakistan, Kenya, Etiyopya, Suriye, Güney Sudan, Demokratik Kongo, Nijerya ve Irak gibi ülkeler baskı altına alındı.