Geçtiğimiz üç gün Başkan Erdoğan'ın Kırgızistan seyahati için
Bişkek'teydik.
Seyahat gündeminin öne çıkan iki konusu Türk dünyasının ticari
entegrasyonu ve FETÖ ile mücadeleydi.
Türk Konseyi 6. Devlet Başkanları Zirvesi'ne katılan Erdoğan,
liderlere "Türk coğrafyasındaki dolar bağımlılığını ortadan
kaldırmak için yerli para birimiyle ticaret yapılması" önerisinde
bulundu. Bu, Erdoğan'ın bir süredir hem BRICS gibi yükselen
ekonomilere hem de Türkiye'nin ticaret yaptığı diğer partnerlere
önerdiği bir yöntem.
Doların "bir silah" olarak kullanılmasını yakından tecrübe eden
Ankara, Trump'ın başlattığı "ticaret savaşlarından" doğrudan ya da
dolaylı şekilde etkilenen aktörlere hep bu fikri anlatıyor. Henüz
buna geçiş için zamana ihtiyaç varsa da bu fikir giderek
yerleşiyor.
Yeni küresel ticari düzen doların mevcut hegemonyasını sorgulamadan
kurulamaz.
Erdoğan'ın dış seyahat gündemlerinin değişmeyen parçalarından
birisi de FETÖ'nün yurtdışındaki yaşam alanlarını kurutmak.
Bu çaba FETÖ'nün hem içeride bir daha "stratejik tehdit" haline
gelmesini engellemek için gerekli. Hem de Türkiye'nin adını ve
imkânlarını kullanan bu örgütün dost ülkelerdeki yapılanmalarını
çökertmek için...
Mesele sadece Türkiye karşıtı yapılanmayı tasfiye etmek de değil.
İlişkimizin olduğu tüm ülkelerde FETÖ'nün gerçek niyetlerini
anlatmak üzerimize düşen bir görev. Zira FETÖ okullar yoluyla
girdiği her ülkede aynı taktikleri kullanıyor. Önce elitlerin
çocuklarını kolejlere alıyor, sonra devşirdiği insan sermayesini o
ülkenin devlet kurumlarına sızmak için seferber ediyor. Daha sonra
ise kritik sektörleri ele geçirip siyasete yön vermeye çalışıyor.
Elbette, taşeronluk yaptığı güçlerin lehine, söz konusu ülkenin
milli menfaatlerinin aleyhine olacak şekilde...
FETÖ ile mücadelede Kırgızistan'ın ayrı bir önemi var. Zira FETÖ,
Sovyet bloğunun dağılmasından bu yana Orta Asya cumhuriyetleri
arasında en geniş şekilde bu ülkede örgütlendi.
1992'de başlayan yapılanma 1 üniversite, 27 okul ve çok sayıda ev-
yurt ile 10 bin öğrenciye ulaştı.
FETÖ'nün Kırgızistan'da 100 milyon doları aşkın malvarlığı olduğu
tahmin ediliyor. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra binlerce
FETÖ'cünün bu ülkede toplandığı belirtiliyor. Diğer tabirle FETÖ
tehdidine karşı en kırılgan ülke durumunda.
Nitekim Erdoğan Manas üniversitesindeki fahri doktora töreninde
uyarısını yineledi:
"Siz bizim kardeşimizsiniz. 15 Temmuz'da bize darbe yapanlar, yarın
Allah göstermesin size de yaparlar. Bunlar haindir, alçaktır.
Kardeşlerimizi uyarıyoruz. Bunlar askeri de, polisi de, yargıyı da,
üniversiteleri de ele geçirirler. Sonra bir gece ansızın umulmadık
şeyler olur." Bu cümleler kardeş bir ülkeye bağımsızlığı ile ilgili
yapılan dostane bir uyarı... Kırgızistan'daki güçlü FETÖ
yapılanmasının dağıtılması öncelikle Bişkek'in menfaatine.
Ankara, Bişkek'ten hem FETÖ okullarının Maarif Vakfı'na
devredilmesini bekliyor. Hem de bu örgütün 13 ileri gelen
elemanının iadesini istiyor. Yeni Cumhurbaşkanı S.
Ceenbekov'un Türkiye'nin uyarılarını eski yönetime kıyasla daha
fazla dikkate aldığını belirtmek gerekir.
Ancak okulların devri konusunda yürünmesi gereken bir yol var.
Kırgızistan şimdilik, devletleştirerek ve Türk öğretmenleri
göndererek bu okulları kontrol altına alıyor.
Ve ikili anlaşma ile Türkiye'nin okul kurmasına imkân veriyor.
Ancak unutulmamalı ki, Türkiye'den kaçanların yanı sıra yıllar
içinde büyüyen Kırgız FETÖ topluluğunun oluşturduğu tehdit,
Kırgızistan'ın geleceğini karartabilecek kadar kritik.
Yapılması gereken tedricen tüm FETÖ varlığının tasfiye
edilmesidir.
Türkiye'nin FETÖ ile mücadelesinden alınacak dersler var. En çok da
Bişkek için... Erdoğan'ın önerisi kadar uyarısına da kulak vermek
akıllıca olur.